Yeniköy (Ayhan)

Istanbul soforu trafik isiklarini hic sevmez… Yillar evvel iki orta yasli Amerikali hatta Teksasli bayani gezdiriyorum, bir tanesi Istanbul’a cok gelmis, muhabbette kasar, digeri ise “cik cik” ve Istanbul’da ilk gunu. Hayretle kirmizi isiklarda gecenleri takip ediyor ve devamli, “Look Mary… Kirmizi Isikta geciyor.. aaa bak bak bir tane daha kirmizi isikta gecti..”, diye haykiriyor..bir dedi, iki dedi, sonunda Mary dayanamadi, “Heyecanlanma Sue Ellen, Istanbulda Kirmizi isik soforlere sadece bir tavsiyedir” dedi… Hic unutmam…

Yenikoy girisinde, soforlerin uymayi hic sevmedigi o ilk “Tavsiye isikları”‘ndan canimi disime takarak kopek baliklarindan kacarcasina, karsiya yuzdum… “Kapali Bakkal Sokagi”‘nda devamli acik dukkan Tribeca’ya daldim… Tribeca New York ta bombos bir mahalle iken birdenbire 90 larda cok popular oluvermisti… Tri-Be-CA, TRiangle BElow CAnal Street (Canal Street altindaki ucgen) kelimesinden turemis bir mahalle adi. Canal Street ise bizim Tahtakale…. Bir alti ise China Town.

Bizim Tribeca ise aynen emrinizde simdi cok populer yepyeni lezzet Bagel ile. Hikmet Dogan ve Rafi Karako nun hikayelerini, New York buyume kizim “Aaa baba bagelci acilmis karsimizda!” dediginden beri takip ediyorum. Simdilerde 8 sube olmuslar. Isleri ile beraber menu de buyumus. Yemekler eklenmis Café House kimliginden cikmislar, 1000 kisiye de catering yapabilen bir zincir olmuslar. Hikmet ile filtre kahvemi ictim. American Filter Coffee biz Turk Kahvecilere bulasik suyu gelebilir ama ayri bir lezzet, sabah sabah susuzlugu da giderir… Bazen severim.

Bakkal Ahmet’ten sola saptim, Videocu Osman’i selamladiktan sonra bi gayret karsiya geri zig zagladim… Paul da soluk aldim. Esra Akin, “Hosgeldiniz Ayhan Bey, hic ugramiyorsunuz?” dedi ve anlatti. 1789 da Paris’te acilmis ilk Paul. Istanbulda 4 adet, 5 senedir kahvalti, pasta, yemek servisi yapiyor.

Swiss Café Aydin hemen yanibasinda, Aydin’in yanibasinda ise Ursula. Aydin ve Ursula ciftini ve Swiss Café yi cok iyi bir yemekle atlatamazsiniz. Ender Reidel kadehlerde, ender Fransiz ve Italyan saraplarini, “en teknolojik hi-fi setlerinden gelen ender Jazz Muzikleri ile yudumlarsiniz.

Yenikoy un guzelligi ise “Aycekirdegi kabugu design hali” ile kapli (!!!) parktan yuruyerek Isvicreden 5 dakikada 50 yillik Istanbul Yali Lokantasi’na gidebilmek.

Muhtarligin onunde kirmizi isikta duran soforun, arkadan korna ile taciz eden genc BMWci ile “El kol hareketleri yapma ulan!!” kavgasini halkla beraber on koltuktan seyrettikten sonra, hic gitmedigim ve merak ettigim Gazebo’ya girdim. Nurcan Aydogan sempatik kimligi ile Ingilterede Otelcilik okuduktan sonra gelip nasil Gazebo’ya basladigini anlatti. Zorluklarini anlatmadi. Bogaz akintilari el mesafesinde, yesilliker icinde bir gazebo ve dunya yemekleri.

Isvicreden sonra Avusturya’nin Linzer’ini solladim ve Karadenize vardim… Yenikoy Kahvesi merdivenlerden yukari, Kurkcu Faruk Sokak’ta gencler tavla oynuyor. Erdal Kara ise bana Mihlamanin ne oldugunu anlatmaya calisiyor. Cayimi icip ve Turkiyenin Egitim Problemini hallettikten sonra izin istedim.

Tansu Ciller’in Yalisinin onundeki klubesinde polis artik uyuyakalmis… Uyandirmadan usulca karsiya gectim.

“Helal et” deyip dev parmagi yuzugu buyuklugunde tuzlu susamli kurabiyeyi kitir kitir yuvarladiktan sonra.. “Abi burasi 189 sene evvel acilmis” diyen firinciyi suphe ile suzdum, 189 u bilmem ama 22 senedir borekleri ve corekleri afiyet ile yeriz.

Tarihi Yenikoy Borekcisinden Zeynel’e…
7 yasinda Dede Zeynel, I. Dunya savasindan sonra Yugoslavya’nin Manastir kasabasin dan goc etmis Istanbula. Zeynel Dede artik yok ama geleneksel sutlu tatli ve dondurma receteleri vitrinleri susluyor. Genc 3uncu kusak devralmis Zeyneli. Baris ve Cahit Bolukbasi isin basina gecine, 1.5 senede, 6’si Ankarada olmak uzere 9 dukkan olmuslar.

Baris’in beni taniyip, “Ayhan Sicimoglu hos geldiniz, hanim ve ben tum radyo programlarinizin takipcisiyiz, latin muziginize de bayiliyoruz” deyip gurur ekmek kadayifima “Extra Kaymak” ilave etmesi yillardir icimde kalani soylememe engel olamadi… Tatlilari bilmem ama tullu perdeli, pembe mermerli, florosanli “Yenikoy Dukkani” dekorunu taa basindan beri pek sevmedigimi Baris’a ifade ettim.

Yenikoy Iskelesi sokaginin girisinde artik yuzmeyen bir Takanik var. Kaptani Kaan Kayhan soz verdi. Hergun sabah 3:00’te gittigi Balik mezata giderken birgun beni de yanina alacak. Alin size yazacak baska guzel bir konu Istanbul Life.

Balik lokantasinin sirri Mezattan alimda. Ne kadar taze iyi ve ucuz aldiniz o kadar cok sattiniz. Lokantadaki gececiler sabah 6:00’da gelen canli canli baliklari temizliyor, hergun Gumusdere’den non-stop tarlalardan gelen taze salatalik malzemeler de yikandiktan sonra ogle vakti hazirsiniz. Salataliklar onceden dogranmiyor. Aninda lezzet goruntuntusu. Oglenden beri geri cevirdigim, “Birseyler yiyip icmez misiniz?” tekliflerini Karadenizli Kaan’in gulumseyen cehresinden geri ceviremiyorum. Isini cok seven Kaan’in Ozel Balik Corbasi’ni, Yenikoy Yeni Damla Pastanesi’nin ozel Cavdar Ekmegi ile beraber kasiklarken. Sari Kanatlar ucusuveriyor masama. Kaan anlatiyor ben kasik ve balik ile mesgulum. Yuzer takada servis yaparken Valiligin yasaklamasi ile karaya ayak basiyor ve Ehven Fiyatli ickisiz “Fast Balik” Lokantasini aciyor Kaan.

Koseyi Donerim ve Kofte 89 mangalinda musteriye pisen Inegol’un bir adedini “Helal olsun Abi!” naralari arasinda elde ayakta yutuveririm.

Manav Pala yok… Gec kaldim, Pala Biyiklarinin altindan gulumseyen Pala olmayinca dukkanda durmuyorum. Bakalim Aleko’da Mosyo Marko n’apiyor? Marko pek ugramiyormus, Markonun yeni Musluman ortagi da yok. Ise yeni baslayan Sivasli Garson var, “Deniz Parki Aleko” yok “Neachora”‘da (Yenikoy’de). (Emin’in notu: Neachora Yunanca “Yeni Taşra” veya “Yeni Köy” demek. Kariye Camii’nin ismi de Chora’dan geliyor.

Artik daha ileri gitmiyorum, aksam karanliginda geri yurumeye basliyorum. Yalilar Bogaza bakar… Karadan yalilari anlatmak insanin yuzune degil arkasindan konusmak gibi oluyor ama Iste Misirli Yalisi. Cok nostaljik ve acikli. Bogaz serin sularinda yuzulebilinen o guzel serin seneler’den guzel yaz gunlerimizin ve gecelerimizin gectigi yali… Simsiyah demir parmaklikli, incir agacli bahcesi, kac sene evvel orada dogdugunu hatirlamayan siyahlar icerisinde basinda incir yapragi (sicagi alirmis) ile oturan ve benimle her nedense Rumca konusmakta israr eden Madam, aksamlari kurulan Raki Sofralari etrafinda oturan Istanbul tipleri. Oyun kurucu ev sahibemiz Sevim Cavdar ve en gencleri ben olmak uzere bir yigin biz oyuncular.. Mehmet Barlas’tan tutun, yazar Furuzan, Prof. Metin And, Haldun Dormen. Ismet Ay’a kadar. Misirli Yalisi simdiki gibi pembe “Aksaray Dugun Salonu Pastasi degil, vakur ve asil ama bes parasiz “decadant” bir Osmanli. Yazlari dev yalinin bir kisminda Misir’dan gelen sahipleri bilem oturuyor..

Rifat Ozbek’lerin eski yalilari aklima da ister istemez Rudolf Nureyev’i getiriyor. Aksam ustu alel acele adeta dogaclama bir partiye cagrildik. Sampanyalar piyanolar vs… Tabi ki laf baleden, danstan derken Gobek Dansindan acildi. Ikinci sahne: Nureyev buyuk bir istah ile bir suru “chic” hanim arasinda gobek atiyor, ben darbukadayim. O gece gec saatlere kadar unutulmaz bir parti yasadik yalida. Soyle ki yillar sora Nureyev’i havalaninda Fethiye ucagina binerken gordugumde, simdi yanina gidip de, “Selam beni hatirladiniz mi?” demeyi hic sevmem gibi dusunmeme bile gerek kalmadan hemen yanibasima gelip, “Ooo nasilsin? Epeydir gorusmuyoruz, unutamiyorum o geceki partiyi” demez mi? Simdi Nureyev yasamiyor, Rifat ve Mithat Ozbek’in cok sevdigim anne ve babasi Ismet Bey ve Melike Hanim da artik yasamiyorlar. Sanirim yalilar’da artik yasamiyor.

Istanbul,

Not: Bu yazi Istanbul Life Dergisi icin yazilmistir.

Yorum Yazınız / Leave a Reply