Müstakbel Babalara Öğütler – Son Dakikalar

Son dakikalar derken son dakika beklemediğimiz bir anda geldi ve ben daha bu yazıyı bitiremeden oğlan doğuverdi. 15 gün erken doğduğu için suçu onun üstüne atabilirim: vaktinde gelseydi yazıyı vallahi yetiştirecektim.

Bu yazıda müstakbel babalara (babaların daha iyi anlaması için bir futbol metaforu kullanmak gerekirse) son dakikalarda yiyecekleri bazı gollerden bahsetmek istiyorum. Belki artık müstakbel değil gerçek bir baba olduğumdan sözüm de dinlenir.

Babalar gayet iyi bilirler ki modern zamanların Türkiye’sinde iki adet ana sömürü endüstrisi oluşmuş durumdadır: düğün ve bebek endüstrileri. Düğünü ben çok ucuz atlatmıştım, bir şekilde herkesi punduna getirip düğünsüz evlenmiştik (aslında ayrı bir yazı konusudur).

Düğünü az hasarla (nişan) atlatmış olmak yatılı okulda bir sabah 128 saniye işemiş olmaktan sonra en gurur duyduğum marifetimdir. Marifet iltifata tabii olduğu için birçok kereler o yollardan geçmek zorunda kalmış hemcinslerim (tabii ki karıları duymazken kıyıda köşede) bana tebriklerini ilettiler. Buradan hepsini selamlıyorum.

Dolayısıyla düğünden kaçış zor da olsa bir şekilde mümkün, lakin bebek insanı daha da hassas bir noktadan vuran, kaçışı neredeyse imkansız bir vaka olduğu için azami seviyede dikkatli olunması gerekiyor. İnsanlar çocuklarının sağlık ve mutluluğu için herşeylerinden fedakarlık yapıyorlar, etraf ise bundan rant sağlayacak bazısı yararlı bazısı gereksiz fırsatlar ve tuzaklarla dolu.

Bebek Kursu
Bebek kursu ülkemizde kapuçino, içinden çöp torbası çıkan çekirdek ambalajı, otobüslerdeki cep telefonunuzu kapatınız işareti, tvde reklamların cingılı üzerine bile reklam almak gibi yeni bir konsept. Eskiden bebek kursu yerine anneler teyzeler halalar varmış.

Bebek kurslarını çok ararsanız bazı hastanelerde bulabilirsiniz. Ayrıca internette bakınırsanız karşınıza birkaç tanesi çıkacaktır. Aslında önceleri çok skeptik yaklaşmış olsam da bence bebek kursunun en azından bazı kısımları faydalı. Fakat kısıtlı olan zaman ve paranızı nasıl harcamanız gerektiğini de iyi düşünmeniz gerekiyor.

Alt Değiştirme

Dikkat Yuzunuze Isenir!
Bunlari Bebek Kursunda Ogretmiyorlar

Bizim bebek eğitimimiz daha çok kitaplardan oldu, ama sonradan adı üstündeki semtimizde yer alan meşhur bir kursa gitmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum zira en başlarda Seha’ya itirazlarımı dile getirmeye çalıştım ama beni “O zaman daha iyisini bul” diyerekten susturdu, daha iyisi değil başka kurs bile bulamadım o zaman.

Seha canı birşey yapmak istediğinde (veya istemediğinde) 10 diktatör gücündedir.

Öncelikle, bizim kursta okul hatta asker yıllarından beridir görmediğim cinste tipler vardı. Bu tipler sayesinde az da olsa eğlenmedim desem yalan olur. Müstakbel babalar kurslarda zorluk çekmesinler diye bunların bazılarını ifşa etmek isterim:

  • Vajina deyince gülenler: Bebek kursuna gitmek doktora gitmek gibi birşey. Ayıp yok. Kadın vücudunun en minik kıvrımlarına kadar herşey burada tartışılmak zorunda. Fakat bazı densizler her vajina, labia majora, serviks dendiğinde sanki cinsel eğitim dersine gelmiş 12 yaşında bebeler gibi kıkırdıyorlar. Bunlardan uzak durmak lazım.
  • İnek öğrenciler: Bu tipler okuldan hepimizin çok iyi hatırladığı inek öğrencilerin hasbelkader hamile kalmış (veya hasbelkader karısını hamile bırakmış) versiyonları. Mesela bizde bir tanesi daha önceden herşeyi çalışarak geldiği için sorduğu sorularla gayet iyi niyetli bir kişi olan hemşiranımı terletiyordu. Misal: “Hemşiranım, farzedelim sekonder plasenta amniyotik perineden önce rahim yoluna girmedi. Böyle bir durumda bebeğe karbonatla gargara yaptırdıktan sonra saliva ile kaplanmış gazlı bezle bıngıldağı sertçe ovalamamalıyız değil mi?” Tabii biz bilgisiz öğrenciler ayran budalası gibi bakıyorduk. Bir süre sonra hemşiranım da gerekli muameleyi yapıyordu, “Börtücan Bey, (farkettiyseniz inek sınıf arkadaşımızın ismini değiştirdim) bu kısmı siz zaten çok iyi biliyorsunuzdur muhakkak, not almanıza gerek yok.” “Not almıyordum hemşiranım, ben bir sonraki derse çalışıyorum zaten.” Maalesef 30 yaşında adama gidip “inek inek” diye dalga geçemiyorsunuz.
  • Kendini fazla ciddiye alanlar: Kendini fazla ciddiye alanlar hayatın her safhasında karşımıza çıkarlar. Lakin bu kurstakiler anne veya baba adayı olmuş kişiler! Dolayısıyla sanki 150,000 senedir dişi insanlar hamile kalmıyormuş gibi yaptıkları bu mühim işten dolayı daha da önemli olduklarını hissetmeye başlamış durumdalar. Dolayısıyla derste gayriciddi yorumlar bu tipler tarafından oldukça ters karşılanıyor. Bir keresinde sağılan anne sütü miyadı dolduğunda yenmezse neler yapılabileceği tartışılırken hiçbir şeyi atmayan Kayseri ekolünde (tabir-i caizse) yoğrulmuş bir kişi olarak “Yoğurt yapsak?” diye sormak durumunda kaldım. Bir anda bütün kafalar bana dönüp “cık cık cık” deyip ayıplar bakışlar fırlattılar. Sağolsun hemşiranım “biraz tatlıdır anne sütü” yorumu yaptı. O kadar utandım ki “Kanlıca yoğurdu gibi pudra şekeri ile yeriz o zaman” diyemedim. Bir keresinde de “Ay ne de güzel yahu, havalar Ocak ayında 18 derece” diyen kekolara, “Böyle bir dünyaya çocuk getirmemek lazım” deyince gene aynı bakışlar geldi yerin dibine geçtim. Siz siz olun gayriciddi konulara hiç girmeyin.
  • Cümle tamamlayıcılar: Bazıları da başka cins ukala, hemşirenımın ağzının içine bakıp bütün cümlelerini tamamlıyorlar. Ulan bırak da konuşsun işte diye isyan etmemek elde değil. Bi keresinde böyle yapan çürük yumurta rengine boyalı saçlarını tiftik tiftik etmiş bir kız (ki zaten kıl olduğum bir tipti) ile kapışayazdım. Bebekler ile kedilerin iletişimi konusu konuşuluyordu. Kendisinin de kedisi olan hemşiranım “Kediler…” diye lafa başlayınca bu kız “nankördürler zaten” dedi. Bir anda derin bir nefes aldım ve hışımla kıza döndüm ki normalde beni kursa metozori ile getiren Seha bana “Sen en iyisi git biraz dolaş” diye sarı kart verdi. Bunun üzerine bu yazı için not aldığım kağıda kızın göreceği büyüklükte “kediye nankör diyen hıyarlar” diye bir not yazdım. Seha onu da elimden aldı. Benim içimde kaldı, sizin kalmasın! Bu tiplere cevaplarını ivedilikle verin. Ben de bu kedi düşmanını yolda görüp de üstüne yürümezsem en adiyim. (Bu tiplerle ilgili çok güzel bir Seinfeld bölümü vardı.)
  • Kameramanlar: Bazıları da bütün dersi dünya kupası kameramanı edasıyla kameraya alıyorlar. Ders sırasında tam konsantre olmuşsunuz amniyotik sıvı asidik mi bazik mi anlamaya çalışırken beyefendiler açı değiştirecekleri için kapatılıp açılan Sony kameralarının sesleri konsantrasyonunuzu dağıtıyor! Babalar daha iyi anlasın diye futbolcu gibi söylemem gerekirse “konsantrem bozuluyor”. Sanki eve gidip o şaheser videoyu bir kez daha izleyecekler yahu! Bu gibilerin harddisklerinin yanına eşek mıknatısı koymak lazım.
  • Kıskanç kocalar: Şimdi bir derste hemşiranım bir hamile arkadaşımızın perinesini avuçlamış doğum öncesinde sancı esnasında yapılması tavsiye edilen perine masajını gösteriyordu. Ha bu arada o sancı sırasında karınızın değil perinesi, saçına dokunmanız zor onu da belirteyim. Ben Seha’nın yanından geçerken esintiye sebep olsam beni azarlıyordu. Bu arada daha fazla ilerlemeden, perineyi İspanya – Fransa arasındaki sıradağların yanlış yazılmışı zannedecek olan hamilelik cahillerine kısaca perinenin kadının cinsel organlarının civarında olduğunu söylemek isterim. Şimdi bu hanımkızımıza perine masajı yapılırken Seha benim bu kursta yeteri kadar çaba göstermediğimi düşündüğü için olayı daha yakından izlemem amacıyla ileri saflara doğru itiyordu. Öte yandan ben biraz daha yaklaşsam kızın kucağına oturmuş gibi olacaktım. Bir taraftan Seha dürtüyor bir taraftan kızın kocası beni bakışlarıyla muştalıyor. Seha’nın dürtmeleri herifin pis bakışlarından daha az korkuttuğu için geri çekildim ve “git sen bak o zaman be terbiyesiz kadın” diye onu öne yolladım. Neyse ki bana gözlerini çinli gibi kısarak “zaten bu hamilelik boyunca bana destek olacağına köstek oldun hayvan herif” bakışını attıktan sonra masaj yapılan kıza yaklaşınca durumu kendisi de anladı ve geri çekildi de kıskanç kocanın gazabından kurtuldum. Siz siz olun kursta elalemin karısının perinesine falan bakmayın.

Bu kurslara gidecekseniz bu tiplere karşı hazırlıklı olmanızı salık veririm.

Onun dışında bizim gittiğimiz kursun pek organize olmadığını söylemem lazım. Bir sonraki dersin ne olacağı bir önceki derste belirleniyor. Belli bir sıra yok. Bazen de son dakikada değişmesi mümkün. Bebek masajı diye gidiyorsunuz ders hamile bavulu dersi çıkıyor (evet bu dersler gerçekten de var).

Ama benim en sevmediğim şey sınıfta bir yoga atmosferi olduğu için (hayat bilgisi kitabındaki mahalle mektepleri gibi) yerlere oturulması. Bir süre sonra kıçım başım uyuşmaya başladığı için de zor konsantre oluyordum. Hem soruları bilemezsek hemşiranım bizi falakaya yatırır mı acaba diye de tırsıyordum.

Ayrıca kursta hiç ders notu da yok. Haldır haldır not almanız lazım, aksi takdirde birçok şeyi unutacaksınız. Hoş, Seha 40 yıllık zabıt katibi gibi not aldı ama şimdi hiçbirşey hatırlamıyor ve bebekle ilgili bütün teknik konuları bana soruyor. Üstelik yazısı da okunmadığı için notlar ileriki nesillerin arkeolojik kazılarında keşfedilene kadar bekleyecek – o da o zamanki medeniyet kriptoloji ilminde Seha’nın çirkin yazısını okuyacak seviyeye geldilerse tabii.

Öte yandan hemşiranım gerçekten yardımcı olmak isteyen iyi niyetli bir kişi ve kitap okumaya üşeniyorsanız, vaktiniz bolsa ve karınızı da susturmak istiyorsanız gitmeniz faydalı olabilir. Bence kurslarda öğrenilecek önemli konular doğumda ne olduğu, bebek ilk yardımı ve emzirme. Alt değiştirme, yıkama gibi konuları zaten hastanede doğumdan sonra öğrenebiliyorsunuz. Bebek ilk yardımını derste pratik yaparak öğrenmek faydalı, doğumda ne olduğunun anlatıldığı derste bol soru sormak mümkün, emzirme ise kitaptan öğrenmesi çok zor bir konu.

Diğer herşeyi meraklıysanız kitaplardan ve bulabilrseniz bazı DVDlerden öğrenebilirsiniz.

Kitaplar
Ben hemen hemen her konuda olduğu gibi bebek konusunda da kitaplara başvurmayı tercih ettim. Ama birincisi ingilizce kitap okumak istemiyorsanız çok az seçenek var (ileride daha fazla olur herhalde), ikincisi ise bu yazıyı buralara kadar sabırla okuduğunuza göre siz müstakbel bir babasınız ve yakında anlayacaksınız ki bütün kitaplar müstakbel anneler için yazılmış!

İngilizce literatürü inceleyince iki tane popüler baba kitabı buldum. Bunlardan güya komik olması gerekeni, Bloke’s Guide to Pregancy bence çok kötü. Bir kere okudukça olabilecek kötü şeyleri görüp bu yola girmiş olmaktan dolayı pişman olabilirsiniz. Ayrıca espriler de hiç komik değil.

İkinci okuduğum kitabı ise tavsiye ederim: An Expectant Father’s Guide to Pregnancy. Bu yazarın bir de babalar için yazdığı bebeğin ilk yılını anlatan kitabı var ki o da iyi.

Spock

Bir Iddiaya Gore Dr Spock Amca 40 Sene Sonra Yanlis Yaptigini Itiraf Etmis! Gitti bir Jenerasyon… (Doğramacı da Yanlis Yaptigini Itiraf Eder Mi?)

Peki anneler değil de babalar için yazılan kitaplarda farklı ne var? Fazla birşey yok doğrusu. İşin finansal yönünden biraz bahsetmişler, karınıza nasıl davranmanız gerektiğini anlatmışlar (pek ciddiye almamak lazım, karınızın kölesi olacaksınız diyor) ama bence en önemlisi bir müstakbel baba neler hisseder konusunda bazı kısımlar var ki ben onlardan yararlandım. Müstakbel babalık söz konusu olunca en zor olan kısım psikolojik olarak hazırlanmak. Bu kitabı okuyunca en azından tek olmadığınızı anlıyorsunuz.

Aynı yazarın bebek doğduktan sonraki kısım için yazdığı kitapta ise oğlunuzun altını değiştirirken pipisini sağa mı yoksa sola mı yatıracağınız gibi mühim konular var! (Tabii ki yok ama ben olsam yazardım. Çocuğun hayatını etkileyecek bir konu.)

Bu arada sevdiğim bazı müstakbel anneler için yazılmış kitaplar şunlar:

  • What to Expect When You Are Expecting. Türkçesi de var ama Seha bazı tercüme hatalarından bahsetti.
  • Mayo Clinic’s Guide to Pregnancy: bence en güvenilir ve teknik kitap.

Bebek Odası
İşte en büyük para tuzağı. Ama bundan kaçması da bir o kadar zor, zira müstakbel anneler bu konuda nedense çok hassaslar. Sebebini anlayamadım ama fazla kurcalayınca azarlandığım için sadece daha pahalı bebek odalarına karşı dükkandaki sinir tezgahtarlarla kavga çıkararak alışverişi imkansızlaştırma yoluna gittim.

Bence bebek odaları üçe ayrılıyor. Normal bir odanın küçük versiyonu; normal bir odanın küçük ve pahalı, üstelik adi versiyonu; normal bir odanın küçük ve çok pahalı versiyonu.

Bana soracak olursanız uzun lafın kısası gidin IKEA’dan veya Modoko’dan (ölene kadar Modoko) alın çıkın. Tanıdığınız ve güvendiğiniz bir marangoz veya mimar varsa başka şeyle uğraşmayıp kendiniz yaptırın. Biz Anadolu yakasındaki meşhur bir dükkanda kazıklandık. Üstelik mekanizmaları doğru dürüst çalışmayan geldikten 10 gün sonra bir kulpu elimizde kalan kalitede birşeyler hala evde duruyor. Baktıkça sinirleniyorum.

Bebek Odasi

En Ucuz Bebek Odasi Budur

Bebek odasının gerekli birşey olduğu konusunda da beni kimse ikna edemez! Boşuna uğraşmayın. Bence bebek odalarının en önemli fonksiyonu anneleri tatmin etmek.

Bu kadar şikayet şimdilik yeter herhalde sizlere son dönemeçte iyi sanslar. Bundan sonraki yazıda çocuk doğduktan sonra başınıza gelecekler konusunda hizmetlerim devam edecektir.

Istanbul

Not: Bu yazı da karımın sansüründen geçmiştir

Önceki Yazı:Müstakbel Babalara Öğütler: Karınız ve Siz

Sonraki Yazı:Müstakbel Babalara Öğütler: Doğum

5 Replies to “Müstakbel Babalara Öğütler – Son Dakikalar”

  1. “Baba gibi yar olmaz” diye türkçeye çevrilmiş bir kitap var. 1980de önce yazılmış olması lazım.

  2. “Olene kadar modoko” esprisine yaziyi okumayi birakip on bes dakika kadar guldum, simdi hatirladim –hala guluyorum.

    Zaten Seha soylediginden beri yazilari takip ediyorum, artik hic birakmicam, selamlar, sevgiler 🙂

  3. Dogum kursundaki tipler evrensel bir fenomen. Istanbul’da neyse, Kaliforniya’da da ayniydi. Vagina lafina gulenler yerine, ekranda izletilen dogum enstantaneleri sirasinda olaya “ayyyyy, igreeeeeenc” felsefesiyle yaklasanlar soz konusuydu. Erin kil oldu.

    Gavurlar daha pratik yalniz. Bir suru ders yerine, butun konularin islendigi, butun Cumartesi suren tek dersle hallettik biz bu isi. Kitaplara guzel bir ek bilgi kaynagi. Tavsiye ederim. Yalniz emzirme olayi ne kitaptan, ne kursla ogrenilecek sey.

    Puset, gobek bagini kriyojenik olarak dondurup saklama tipi diger bebek konusunda duygu somurusu tandansli olusumlari islememene sasirdim acikcasi.

    Hersey bir yana, eline saglik, cok guzel olmus…

  4. Emin’cim,
    Buyuk bir keyifle okudum, guldum, bu is gunume guzel baslayacagim. Eee tabii ki bir `kadin` olarak Seha ile hemfikir olabilecegim, veya sana katilmayacagim konular da yok degil.

    Bu yaziyi okurken Alikerim’e `muhakkak oku` mesaji ile gondermeyi dusunuyordum. Ancak su son bebek odasi bolumun yok mu, kesinlikle gondermemeye karar verdim. Bastan pazarlikla senin dedigini yapmaya koyulur vakti geldiginde, o zaman hamile hormonlarimla benimle bas etmesi oldukca guc olur herhalde diye tahmin ediyorum. 🙂 Hic gerek yok, bebek odasi bir kere babalarin fazla burunlarini sokmamasi gereken, aynen dedigin gibi annelerin kendi tatminleri icin yaptiklari, baba adaylarinin yalnizca gerektiginde (daha dogrusu soruldugunda) yalnizca renk/sekil gibi konularda zevksel fikirlerini vermeleri gereken bir konu diye dusunuyorum.
    Aslinda okuduktan sonra Bebek Kursu`nda Alikerim Akkoyunlu gibi kisilerin senin kadar sakin olamayacagini dusunuyorum. Bir gun basimiza gelirse, sana onceden haber veririm, elinde bir gizli kamera guzel guzel cekersin 🙂
    Tum bilgiler icin tesekkurler…

Yorum Yazınız / Leave a Reply