Günlüğe Düşen Kelimeler – Futbol (Batuhan)

Futbol yazmayali yillar olmus. Ama, ilginctir, iki gundur unutmakta oldugum bir futbol sevgisinin icinde yasiyorum. Sekerci dukkanindaki cocuk gibiyim. Arayi kapatiyorum.

Kamerun Millli Takimi ile ayni ucakta Liberya’ya geldim. Tahmin edersiniz, cok heyecanli idi. Adamlarin herbiri karakter. Tabii ben cahiliniz sadece ucunu tanidim. Suleymanou, Song ve Etoo.

Suleymanou takir takir Turkce konusuyor. Yedi yildir bizim memleketteymis. Denizli – FB maclarini konustuk. Sirtina vurdum hafifce, takdirimi gosterdim! Bana Pazar gunu Liberya-Kamerun macina bilet bulurum sana dedi, cebini verdi. Bugun aradim, konustuk ama daha tik yok. Yarin bilet bulursam kesin mactayim.

Kamerun

Kamerun Aslanları

Song Abi ile sohbet cok keyifliydi. Son macla ilgili seyirciler birseyi unuttu dedi, gelecek yil bizim basima daha kotusu gelebilir diye endisesini belli etti. Kadikoy terorunu kastetti. Gelecek yil kalacakmis gibi konustu. Feldkamp’dan haberi yoktu, benden duydu! O Lucescu belki dedi. Pazar’dan sonra Kamerun’da bir maclari var. Sonra tatile cikiyor. Paris’te de evi varmis onun. Karisi oradaymis. Kafasinda yine bir sapka. Ucagin son bir saatinde teknik direktor ile oturdu.

Etoo’da biraz unluyum gicigi vardi. Sevimsizdi once. Sonra basindaki kalabalik gidince guldu vesaire… Liberya kolay mac mi diye sordum, “her mac zor” dedi!!! Bir tek onda Kamerun esofmani yoktu. Beyaz t-shirt.

Kim bilir daha hangi oyuncular vardi. Ucak Dakar’da yolcu indirmek icin durunca ucagin icin curcuna gibi oldu zaten. Kalan yolcular ve Kamerunlu oyuncular kaynastik. Hatta ucus ekibi ve Senegalli teknisyenler bile…

Monrovia’ya indikten sonrasi da baska bir hikaye. Buradaki futbol sevgisi cok ilginc. Galiba ic savastan sonraki ilk mac. Kamerun’u tasiyan otobus sehre giderken yolun iki yani coluk-cocuk kayniyordu. Hatta bir kavsakta neredeyse otobusu sariyorlardi. Liberya’dan biraz daha futbol geyigi var. Sonra onlari da yazarim.

Kale Arkasi

Beslik Kelimesinin Nereden Geldigini Anlatsam Inanmazsiniz

Monrovia’ya indik. Abartmiyorum klubeden hallice bir ‘uluslararasi’ havaalani. Pasaport, bagaj disari ciktim. Hava sicak.

Kalabaligin icinde adim yazan bir kagit ariyorum. Almaya gelecekler ya.

O da ne! Herhalde serap goruyorum dedim. Sari-kirmizi cizgili forma, uzerine Aria reklami var. 9-10 yasinda bir Liberyali cocuk alenen Galatasaray formasiyla karsimda duruyor.

Telefonum caliyor, dikkatim dagiliyor, cocugu kaybediyorum. Soforle bulusuyorum, sen bekle, o cocugu bulmam gerekir diyorum. Biraz sonra buluyorum. Gayet bilincli GS formasi giydigini anliyorum. Song ile cektirdigim resmi gosteriyorum. Sonra onun resmini cekiyorum. Ona bakiyoruz beraber. Cak mak yapiyoruz. Ayriliyoruz.

GS’yi yonetenlerin, oyuncularinin, sevenlerin, maca gidip destekleyenlerin artik saniyorum unutmamasi gereken birsey var. O da ic savasin yalnizca dort yil once bittigi, adam basina milli gelirin yilda 160$ oldugu, suyun cogu zaman olmadigi, elektrigin tesadufen oldugu, dunyanin baska bir ucundaki bir ulkede uzerinde Galatasaray formasiyle gezen cocuga olan yukumlulukleri. Vizyonuyla, soylemleriyle, yaptigi transferle, Avrupa’daki performansiyla, marka pazarlamasiyla, stadiyla, seyircilerinin showlariyla bu ve bunun gibi dunya uzerinde GS’yi bir sekilde tanimis, sempati duymus cocuklara, genclere ulasma, onlarla iliskisini uzaktan uzaktan kuvvetlendirme yukumlulugu. Belki de onlari sevindirme firsati.

Dunya klubu oldu GS galiba bir kere. Ama oyle ama boyle. Bunu ne kadar cabuk hatirlarsa, ozellikle baskani ve yonetimi, o kadar iyi olur. Ve buna gore davranirlarsa.

Liberya

Bu da Liberya

Liberya-Kamerun Afika Kupasi eleme macini izlemek uzere Monrovia sokaklarinda ilk defa yuruyorum(z). Sierra Leone’li is arkadasim Joe rahat. Ben hic degilim. Allah’tan genis bir cadde ve goreceli olarak daha bos. Kaldirimlarda ya gencler duruyor, ya cok pis ya da delik desikler. Yoldan yurumeyi tercih ediyorum. Bir aksam once hic durmadan yagan yagmurun etkisiyle camur var kenarlarda. Ben de kendimi yolun ortasinda buluyorum. Biraz da etrafimda olup biteni kontrol etmek icin genis alan birakircasina. Joe ikide bir kolumdan tutup kenara cekiyor ve serseri mayin gibi araba kullananlara karsi uyariyor.

Yuruyoruz ama etrafta stada benzeyen birsey yok. Arada BM devriyeleri geciyor. Oh be, demek etraftalar diye düşünüyorum. Tedirginlik devam ediyor.

UN Askeri

Ne Isim Var Burada Adami Tunc

Derken ileride ilk zirhli BM aracini goruyorum. Icindeki ekip Nepal’in askerleri. Seker tipler. Oradan saga donuyoruz, yolun trafige kapandigini fark ediyorum. Yaklastik diyorum.

Biraz ileriden sola bu sefer. Yine genis bir cadde. Kalabalik gozume carpiyor. Ve mavi migferler. BM askerlerinin biletleri sordugu ilk nokta. Tam orada karsilikli kaldirimlarda bekleyen neredeyse tamami genc veya cocuk erkekler. Joe “Bunlarin en azindan yarisi ex-combatant” diyor. Liberya’daki 30000 cocuk askerden birkaci yani. Ekliyor, “bunlarin cogu Kalasnikof tutmus, kullanmistir, hayatta askerlerin silahlarindan korkmazlar.” Bileti gosterip ilerliyoruz.

Bir dort yol agzi. Solda benzin istasyonu, karsisi depo, yolun obur tarafinda stat, karsisinda kislalar. Kislalar ile depo arasi sokagin basinda zirhli araclar, uzerlerinde makineli tufeklerin basinda oturan askerler. Araclarin aralarinda bizim celik kuvvete benzeyen tipler, ellerinde masallah sopalari, kalkanlari ve bazilarinda otomatik silahlari. Gozlerini etraftaki genclerden ayirmiyorlar. Kislanin gozlem kulesinde de ellerinde durbunleri etrafi gozetleyen sivil giyinimli, beyaz birileri.

“Ulan” diyorum, “Batuhan, ne isin var burada?” Geri donmek istesem, tek basina yuruyecegim, hayatta olmaz. Hayirlisi diyorum. Tam o sirada bir gurultu kopuyor arkamda. Tekerlekli sandalyede oturan bir cocuk bir anda ayaga kalkiyor ve BM askerleriyle dalga geciyor. Sonra biri kovaliyor o kaciyor ama o kadar hizli ki. Gencler cok egleniyor.

Sirenler duyuyorum. Cift kabinli bir kamyonet geliyor, polis araci, arka kapilarinda ve arkasinda ellerinde silahlari polis kiliginda gencler var, sofor surekli kornoya basiyor ve sirenleri calisiyor. Sonra bir tane daha, viraji hizla aliyorlar. Etraftaki kalabalik bagirmaya basliyor. Sonra bir tane daha. Daha fazla gurultu. Nasil bir kaotik ortam, anlatmam mumkun degil. Motorsikletli polisler geliyor. Gurultu inanilmaz. Ve midibusu goruyorum. O da viraji donuyor, icinde sikisik bir sekilde oturan Liberyali oyuncular. Arkasindan bir suru motorsikleti genc geliyor. Toz duman icerisinde. Askerler onlari zar zor durduruyor, midibus ileriden stada giriyor.

Birkac Sierra Leoneli ve Liberyali ile daha bulusup iceri giriyoruz. Tam ABD polisi kilikli Liberya polisleri yol gosteriyor. Stadin girisi, sanki eski antik bir Roma tiyatrosuna giriyorsunuz gibi. Daracik bir bosluktan geciyorsunuz, yer toprak, bir iki kayadan ziplayip iki tribun ortasina, yaklasik olarak orta saha yuvarlaginin oraya cikiyorsunuz. Sag tarafta 50$’lik yerler, hani seref tribunu etrafi gibi, sol taraf 25$’lik yerler. Bizim eski tribunler gibi, beton bloklar. Koltuk falan yok.

Tribunler disaridaki kalabaliga gore cok daha sakin. Fiyatlari ozellikle yuksek tutmuslar. Zaten hep atesli taraftar disarida kalir degil mi?

Delikanli

Sokaklardan Bir Delikanli

Sahanin ici curcuna. Bir suru BM askeri var. Tam onumde Urdun’un askerleri var. Arada Hirvatlar…. Bir de Alman takim lideri var, celik yelekli oldukca guzel bir sarisin, orada ister istemez dikkatimi cekiyor. Arada bir kornolar, gurultu halinde arabalar giriyor stattan iceri. Bir-iki tanesinden sporcu kilikli tipler iniyor. Bir rivayete gore Weah da gelmis, ben gormedim/tanimadim.

Oyuncular cikiyor isinmaya. Biraz sonra yine gurultu, vs. bir devlet buyugu geliyor belli ki. Konvoy kenardan seref tribunun onune kadar gidiyor. O sirada tum BM askerleri araci koruyor. Liberya Baskani Johnson gelen.

Neredeyse mac baslayacak, tribunlerde bosluklar var. Eh, cok sikayet etmiyorum. Iceride izdiham olucagini dusundugum icin bu manzara beni rahatliyor. Tedirginlik de yavas yavas geciyor. Tribunlerde nefis tipleme kadin taraftarlar var. Ortam disariya gore cok daha nezih.

Takimlar sahadaki yerlerini aliyorlar. Suleymanou yedek ve bize yakin klubede. Gidiyorum yanina, tel orgulerin arkasindan, sans diliyorum ve verdigi biletlere tekrar tesekkur ediyorum. Kamerun yesil formasi ile cikmis. Song kaptan. Etoo 9 numara.

Mac basliyor. Mac ve tribun izlenimleri daha sonra.

Odamin duvarinda su an minik bir kertenkele ile goz goze bakisiyoruz.

One Reply to “Günlüğe Düşen Kelimeler – Futbol (Batuhan)”

  1. iyi gunler batuhan bey
    sizin tedirginlik icinde kaldiginiz liberya da 1 yildir Turk okulu oldugunu ve 3 turk arkadasin gorev yaptigini biliyormu idiniz

Yorum Yazınız / Leave a Reply