250 Kelimelik Yalakalık: Uzun Mesafe Koşu

30 yaşıma kadar hımbıl bir hayat yaşadım. Ataletimi zorlayacak hareketli ve disiplinsizliğimi zorlayacak bireysel sporlardan uzak durdum. Üniversitede (milli güvenlik hocamızın tabiriyle) “kıçlarına şap sürülmüş gibi” koşan amerikalıların arasında bir hafta koşmayı deneyip bıraktım.

2005 sonbaharında O2’nin dolduruşuna geldim ve Gökçe’nin 12.000 km uzaktan yaptığı koçluk sayesinde 3 hafta hazırlanıp Avrasya koşusunda 15 km “ilerledim”.

Avrasya

8 km’lik halk “kosusu” esnasinda koprude pispirik oynayanlar henuz gelmemisler

Tek hedefim bitirmekti. Son kilometrede yüreğim ağzımdan çıkacak gibi oldu ama bitirdim. İlk yarışım olduğu için anneannem yaşındaki bir ingiliz teyzenin beni geçmesi bile moralimi bozmadı.

Konuya biraz daha bilimsel yaklaşınca nabzı zorlamamanın önemini kavradım ve basitinden bir nabız saati aldım. O günden beridir koşabiliyorum!

2006 Avrasya Koşusu’nda daha hazırlıklıydım. İki tane güzel kitaptan (“The Non-Runner’s Marathon Trainer” ve “Complete Guide to Running”) işin ilmini biraz daha öğrenmiştim. Bu sefer siyah taytını değirmentaşı gibi bir sağa bir sola yuvarlayan bir kızı ve o sıcakta sentetik bir Fenerbahçe forması giymiş olan kekoyu finiş çizgisine metreler kala geçmeyi başardım.

Aynı koşuda kendime tavşan olarak belirlediğim belçikalı bir zenci abiyi de geride bırakabildim. Karadaki hız sporları zencilerin üstünlüğü altında olduğu için bu ayrı bir başarı oldu.

Avrasya

Butun cinliler ayni anda ziplarlarsa kopru yikilir mi?

İnsan vücudunun – makinaların aksine – zorlandıkça kapasitesini arttırmasını cesaret verici buluyorum. “İnsan herşeye alışır” gibi. İlk kez 60 dakikadan fazla koştuğumda kronometreye inanamamıştım, artık 45. dakikada açıldığım günler yaşıyorum.

Sarkozy

Sarkozy Bey bir fransız entellektüeli tarafından “sagci” ve “amerikanci” bulunan kosu aktivitesi esnasinda (Amerikanci NYPD tisortune dikkat)

Ama koşu sporuna bütün saygıma rağmen bütün amerikan başkanlarının ve yalaka Sarkozy’nin 10 tane dana gibi korumayla sokaklarda güya halk adamıymışçasına koşmalarını 192 nabzımla zımbır-zımbır kınıyorum.

3 Replies to “250 Kelimelik Yalakalık: Uzun Mesafe Koşu”

  1. Daha uzun mesefe koşmak için mutlaka volkmen ile beraber koşmanız gerekmektedir.

  2. Alismisim uzun yazilarina… uzun mesafe kosu misali, daha acilmamisken, bitiverdi… 250 olmadi bize, 1250 yapalim sunu…

    Kalemine saglik.

    Gokce

  3. yuzmede de benzer hisler yasanir. bastan kafaya koydugun mesafenin beste birini gitmisken dalagin siser, nefesin gider, birakmana ramak kalir. sonra acilirsin. sonuna geldiginde daha bes misli yuzebilirmissin gibi gelir. gel seneye beraber bogaz yarisina girelim. hem onda da Kursat Tuzmen falan yuzuyo. ama korumali mi bilmiyorum.

    not 1: bu arada bilmeyenler icin… emin bey’in omur billah kosmaktan ne kadar nefret ettigini en yakin dostlarindan dinlemeniz lazim. bu 180 derece cark konusunda O2’yi tebrik etmek lazim.

    not 2: universitede, bir haftaligina da olsa, kosan amerikalilara katilma icgudusunun kaynagini de irdelemeni beklerdim ama o vakit ne 250 kelimeye sigardi bu yazi, ne de bi kahveyle biterdi herhalde.

Yorum Yazınız / Leave a Reply