Author: sarapci
-
Okuduğum başka bir hikaye de idollerimden birisi olan Sn. Evliya Çelebi’nin seyahatleri esnasında şehre kadar gelip adamların hastalık korkusundan dolayı yaptığı surların hemen dışındaki karantina alanında 15 gün beklemek zorunda kalması ve sonunda sıkılıp dönmesi. En üzüldüğü konu Dubrovnik gece hayatını görememiş olmasıymış!
-
Annesi de sağolsun çalışan bir annenin özgüveni ile bana “ben işe gidicem, bebeği eğlendir çabuk! Altını da değiştir, yemek de yedir, kediye mama ver” diye gözlerini açmadan emir yağdırdı. Sonradan karambolde “Bana da bir bardak su” diye eklemeyi de unutmadı.
-
İlk seferinde tek hedefim bitirmekti. Son kilometrede nefes borum ağzımdan çıkacak gibi oldu ama bitirdim. İlk yarışım olduğu için anneannem yaşındaki bir ingiliz teyzenin beni geçmesi bile moralimi bozmadı.
-
Taylandlılar zaten çok kibar insanlar, bizim gibi yabancılara da ekstra kibar oldukları için tayland popu çalan tıklım tıklım barda rahatlıkla ilerledik. Köşede prenses ve arkadaşları eğlence halindelerdi. Bir delikanlıya hangisinin prenses olduğunu sordum erkek arkadaşının kucağında oturan beli açık dar kot pantolonlu bir kızı gösterdi.
-
Koyun karşı tarafından, Özak Pansiyon/Bar’ın olduğu yerden sanki bir tenör bir arya söylemeye başlıyor. Tenörü de aryayı da bilmiyorum ama tüylerim diken diken oluyor. İnanılmaz bir ses. Bütün koy çınlıyor. Bitirince bir alkış.