Author: sarapci
-
1990’larda lisedeyken bizler için 50 yıl sonrasını anlatıyor gibi görünen Cesur Yeni Dünya’yı okumuştuk, annemler ise 1960’larda günümüzdeki otoriteryen devletlerde uygulamalarını gördüğümüz 1984’ü okumuşlar. Yağlı, kıvırcık saçlarını sallayarak konuşan düşünürün dediği gibi, “Yolu batı edebiyatından geçen herkes bu meşhur distopyan romanlardan birisini okumuştur.”

-
3-5 sene önce birisi Yunanistan’ı öven bir yazı yazdı mı turizm milliyetçileri “Zaten aynısı olan ülkende tatil yapsana, neden Yunana para kazandırıyorsun?” diye çıkışırlardı; fakat milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan 2017 yazında artık onların bile Yunanistan’a gitmeye başladığını görüyorum.

-
Londra’da oturan arkadaşlarım Ailebabası, Mızmız ve Pasif ile her sene yaptığımız bira turlarının birincisini ben yazmıştım, ikincisini ise Mızmız. Arada başka bira turları da oldu onları ya yazamadım ya da başladım ama yarım kaldı. Bu vesile Hammersmith’teki 3 bira turunu birleştirecek bir yazı ile bira turu günlüklerini güncelliyorum.

-
Standart bir Cumartesi sabahı 9:00’da, büyük çocuğu Bağcılar’daki satranç turnuvasında sandalye kavgası yapan annelerin arasından sıyrılıp okul hocasına teslim ettikten sonra ikinciyi 09:58’de Maslak’ta cimnastiğe yetiştirdim. Oturacak yer kalmadığından yere bağdaş kurup bekledim, arada suyunu verdim, aktivite bitince küçük ile abisinin yanına Bağcılar’a geri gittik.

-
Kalust Gülbenkyan’ı (Calouste Gulbenkian) ilk duyuşum uzun zaman önce bir gazete yazısında olmuştu. Türkiye’nin çıkardığı bürokratik zorluklar sonucunda Irak petrollerinden kazandığı paralarla kurduğu koleksiyonuna Lizbon’da müze yaptırmaya karar vermiş bir Osmanlı Ermenisi olduğunu hatırlıyordum.
