Malaga

Malaga’nın ara sokaklarından yürürken El Pimpi isimli çok hoşuma giden bir lokantaya girdik. Keşke yemek saati olsaydı da yemeklerini de tadabilseydim diye düşündüm. Birbirine bağlı birçok odadan oluşan ve her tarafından tarih akan bir lokanta burası. Bina eskiden bir rahibe manastırıymış. Lokantanın dip odalarında şarap fıçılarının üstüne meşhur kişiler tebeşirle imzalarını atıyorlar, Banderas ile tek bağlantımız da o imzası oldu. Lokantanın iki girişi var, iddiaya göre bunun sebebi eskiden paralarını içki ve eğlenceye yatıran borçlu kişilerin borçverenlerinden rahatça kaçabilmeleri içinmiş. Alacaklıların arka kapıya dikecek bir adamları yok muydu yahu? Continue reading Malaga

Dubrovnik – Müze Şehir

Okuduğum başka bir hikaye de idollerimden birisi olan Sn. Evliya Çelebi’nin seyahatleri esnasında şehre kadar gelip adamların hastalık korkusundan dolayı yaptığı surların hemen dışındaki karantina alanında 15 gün beklemek zorunda kalması ve sonunda sıkılıp dönmesi. En üzüldüğü konu Dubrovnik gece hayatını görememiş olmasıymış! Continue reading Dubrovnik – Müze Şehir

Mostar ve Muhtesem Koprusu

Sırp sanatçı Ivan Jelisavçic enteresan bir soru sormuş: “Neden yıkılmış bir köprü resmi bize katledilmiş insanlardan daha çok acı veriyor? Belki de kendi ölümlülüğümüzü köprünün yıkılışında gördüğümüz için. İnsanların ölmesine şaşırmıyoruz, kendi hayatlarımızın biteceğine de eminiz. Ama bir medeniyet anıtının yok edilmesi farklı bir şey.” Continue reading Mostar ve Muhtesem Koprusu

İzmir’in İkizi, Selanik

Lokantanın adını unuttum ama kereviti hayatımda yediğim en iyi kerevit idi – ki prensip olarak karada olsa yemeyeceğim yaratığı denizden çıktı diye yemekten hoşlanan bir kişi değilim. Burada yediğimiz saat 15:30’dan 20:00’ye kadar süren öğlen (!) yemeğini unutamıyorum. Hava açık olduğundan Olimpos Dağı da batan güneşin yanında çok net görünüyordu. Hani Atatürk’ün kordonda güneş batışına karşı rakı içmek için İzmir’i aldığı geyiği vardır, onun gibi. Continue reading İzmir’in İkizi, Selanik

Osmanlı Şehri Saraybosna

Avusturya – Macaristan Veliahtı ve Arşidükü Franz Ferdinand (ki ismi günümüzde güzel bir rok grubunda yaşamaktadır) ve hamile karısı 19 yaşındaki sırp milliyetçisi öğrenci Gavrilo Princip tarafından tam burada vurulmuş. İnsanın tarih derslerinde defalarca okuduğu o “bardağı taşıran son damla” süikastının olduğu yerin yanından koşarak geçmesi enteresan bir duygu. Continue reading Osmanlı Şehri Saraybosna

Kıprıs

Girne’ye varınca Kıbrıs’a gelen Türkiye türkü turistlerin durumunu hemen gördük. Bizimle taksiyi paylaşan çiftin kadın olanı taksiciye döndü ve “Evladım beni Rocks’ta bırak” dedi. Ben anlayamadım önce ama sonra kocasına dönüp “sen de bavulları yerleştirince gelirsin” deyince durum anlaşıldı. Teyze 3 günlük bayram tatilinde kumar vaktini maksimize ediyordu! Kocası “peki sultanım, tabii sultanım” manasına gelen birşeyler mırıldandı ve otele varınca homurdanarak bavulları taşıdı. Continue reading Kıprıs

Atina

Disarida simitciler vardi. Hemen onlarla konusmaya basladim ve artik tatilin bir klasigi olmus olan “Turkce biliyor musunuz?” sorumu Yunanca sordum. Bu sefer cevap Turkce geldi, “Biliyorum!” Megersem simitcinin adi Aydin’mis ve yanindaki de Selahattin’mis! Iskece’li Turkmus ikisi de. Hemen bir simit ikram ettiler. Ben de terbiyesiz bir sekilde simitin bayat oldugunu iddia ettim. Continue reading Atina

Bologna

Sehre “Kizil Bologna” deniyor ve bunun iki sebebi var: biri binalarin renklerinin agirlikla sari ve kirmizi tonlarinda olmasi ikincisi de Bologna’nin Italya’nin “en komunist” sehri olmasi. Komunistligin onemli bir sebebi universite saniyorum ama bir taraftan sehir universite sayesinde Italya’nin yuksek teknoloji merkezi de olmus ve bunun sonucu olarak en zengin bolgelerinden birinin merkezi haline gelmis. Yani Italya’da hem en zengin hem de en komunist sehir Bologna! Continue reading Bologna

Frankfurt

Ana cadde uzerindeki ince uzun kaveye girdik. Birsuru adam yesil cuhalarin ustunde okey ve kagit oynamaktalardi. Etraf sigara, cay ve testosteron kokuyordu. Kimsenin mac ile ilgisi olacakmis gibi durmuyordu maalesef. Yere cokmus agir sigara dumaninin yara yara gerilere bos masa arayarak yuruduk. Continue reading Frankfurt