Günlüğe Düşen Kelimeler – Futbol (Batuhan)

“Ulan” diyorum, “Batuhan, ne isin var burada?” Geri donmek istesem, tek basina yuruyecegim, hayatta olmaz. Hayirlisi diyorum. Tam o sirada bir gurultu kopuyor arkamda. Tekerlekli sandalyede oturan bir cocuk bir anda ayaga kalkiyor ve BM askerleriyle dalga geciyor. Sonra biri kovaliyor o kaciyor ama o kadar hizli ki. Gencler cok egleniyor. Continue reading Günlüğe Düşen Kelimeler – Futbol (Batuhan)

Taraftar Olarak Ötesi (Emre)

Eskiden saatlerce beklerdik maca gidip. Ama o ortam bir sosyallesme yeriydi arkadaslarimizla. Kac tane cok sevdigim insani mac vesilesiyle tanidim. Her katmandan insanla iletisim kurabildigimiz, hayati tanidigimiz bir yerdi. Fanatiktim, fanatiktik, ve bu gurur vesilesiydi. Bugun olay biraz daha farkli.
Continue reading Taraftar Olarak Ötesi (Emre)

Endelüs ve Madrid

Duygularima gore arabayi tahimini bir istikamette surdukten sonra yollar iyice daralinca bir koseye parkettik ve dar, arnavut kaldirimi sokaktan yokus yukari yurumeye basladik. Elimizde harita falan olmadigi icin ne yone gittigimizi bilmeden yurumekteydik. Karsimiza golgelik, minik meydanlar; beyaz boyali iki katli binalarla cevrili cicekli sokaklar; dis duvarlarina sanki salon duvariymiscasina cinili tabaklar asilmis evler ve en inanilmazi birden bire isini adamakilli ciddiye alan bir sokak gitaristinin onunde ogleden sonranin ruzgarinda sallanan agaclarin altina yerlere oturmus insanlarin sukut icinde baktigi sari sicak bir Alhambra manzarasi cikti… Continue reading Endelüs ve Madrid

PSG – Galatasaray

Herhalde manyak olan bazi adamlar hic korkmadan rakip dolu tribune bir bir girmeye basladilar. Boylece GS tribununde 20 kisilik bir minik ordu olustu. Ardindan sicak temas basladi. Aralarda kirmizi kiyafetli gorevliler bariyer yaratmaya calisiyor ama basaramiyorlardi. Bir nevi meydan muharebesi seklinde PSG taraftarlari butun tribunu ufak ufak ele gecirdiler. Ordaki bizimkilerin buyuk kismi citlerin ustunden bizim yanimizdaki bolume gectiler, kalanlarin bir kismi da dovusmeye devam ediyorlardi. Bir ara adamin birinin top gibi 20 sira falan yuvarlandigini gordum – kafa, comlek biyerlerini kirmadiysa sasarim. Continue reading PSG – Galatasaray

Kopenhag, 17 Mayıs 2000

Yeni aldığımız formalarımızı giydik, Amerika’da kalanlara götürmek üzere tişört alacaktık ki ayağımızın yanında patlayan bir bira şişesini mütaakiben sol taraftan gelen bir uğultu bizi şaşırttı. Sola bakınca azgın bir şekilde üzümüze gelen ingiliz grubuyla göz göze geldik. Sağdan ise onları farketmiş olan turk grubu taaruza geçmişti. Biz paramızın üstünü kendinden geçmis sarhoş satıcının elinden çekerek almayı ihmal etmeyerek meydan muharebesinin dışına doğru koşuşturduk. Muharebeye müdahil olmak amacıyla meydana doğru koşan bazı delikanlilar ise, “Hadi lan ingilizlere gününü gösterek, hadi lan gelin, allah allah” diye birbirlerini dolduruşa getiriyorlardı. Geri bakınca uçuşan sandalyeleri, mızrak gibi fırlatılan bayrak direklerini ve el bombası gibi atılan bira şişelerini görduk. İki grubun çarpışması esnasında yere düşenler acımasızca kafa göz dinlemeden tekmeleniyor, ardından üstlerine basılıyordu. Continue reading Kopenhag, 17 Mayıs 2000

Nasıl Taraftar Oldum? Oldum Da N’oldum?

Bildigimiz en yaratici kufurleri maclarda ogrenmistik. Karli bir sahada oynanan Galatasaray – Boluspor macinda (karli sahaya komurle ceza sahasi cizgisi cizilmisti), onumuzdeki sisman sakalli amca Erhan’a “Erhaaan Erhaaan geceleri bilmemnaapmaktan ayaklarinda derman kalmadiiii” diye bagirinca, kendi kendimize, “Haa demek ki bilmemnaapinca yorulunuyormus” diyorduk. “Ermaaan Ermaaan gozunun bebegini bilmemnaapiiiym” deyince de kafamiz karisiyordu. Continue reading Nasıl Taraftar Oldum? Oldum Da N’oldum?