Bedelli Askerin Rehberi 2

Benden bir donem once (Temmuz 2001) giden Yalin Karadogan’in yazisini okumak icin buraya tiklayiniz…

Oncelikle okuru uyarmak isterim: bu yazida gecen asker anilari “3031 Sayili Kanuna Tabi Yukumlulerin” hakki olan “Dovizli Askerlik” anilaridir. Asker deyince kadrolu diye belirtilmedigi surece yurtdisi bedelli askerlerden soz edilmektedir. Bedelli askeri kisaligi sebebiyle “asker light” olarak gormekte haklisiniz, ama bu askere asker demeyi degistiremez! Asker ocagina ayak basip yesil donu giyen herkes bu yazida asker olarak gecer. 8, 16, 18 aylik askerlere saygilarimla…

Burdur Seksen Dorduncu Donem, Ucuncu Piyade Er Egitim Tugay Komutan Yardimciligi, Ikinci Avci Er Egitim Taburu, Birinci Boluk, Ikinci Takim, Altinci Manga’dan Ikibinaltiyuzuc numarali piyade erinin ani ve gorusleridir.

Askerde hayatinizda tanimadiginiz kadar degisik insanlarla tanisacaksiniz, bazilariyla arkadas olacak, bazilariyla kerhen gecineceksiniz. Ben cok sansliydim, asagida kisaca anlatacagim renkli kisiliklerle tanisma sansina eristim.

a) Kobra Ahmet
Ahmet aramizda yasca en kucuk olanimiz olmasina ragmen uzun boyu sayesinde mangabasimiz oldu. (“Bogazim batiyor komutanim, ben manga basi olamam” diyen bazi uzun boylu, gozluklu, bol ka$li, hanimevladi arkadaslarimiz utansinlar.) Ahmet halen Isvicre’de bir turizm sirketinde calismakta. Ek gelir icin de Cuma-Cumartesi aksamlari Zurih’in en unlu Turk diskosunun kapisinda tek secicilik yapiyor. Iddiasi: Zurih’e gelin sizi yasatayim.

Ahmet Mersin’de buyumus ama Adiyamanli gercek bir Turk delikanlisi. Kiz ayarlama, kavga etme, ustlerle ve kadrolularla iliskiler konusunda hepimize cok sey ogretti. Dogustan mangabasi olarak yaratilmis. Kendisi askere uzun donem gelse komando olacagi asikar.

Ahmet’in saymakla bitmeyecek meziyetlerine bir ayda cok kez sahit olduk- ki Ahmet’in kitabinda palavra yoktu. “’Copcatanligim’ iyidir!” demisti, gosterdi. Manga komutanimiz Oner’in bir kiz meselesi vardi, utangac oldugu icin zaten cok uzun suredir goremedigi kiza acilamiyordu. Ahmet aldi telefonu eline, kizi aradi ve Oner gibi konustu. Oner’in soyleyemek isteyip de beceremedigi herseyi buyuk bir hunerle soyledi. (“Her gece seni dusunuyorum, gozume uyku girmiyor… “Asker ocaginda gece nobetimde elimde silahim ve kasaturam buz gibi, ama gonlum simsicak, cunku orada sen varsin. Vesaire, vesaire.) Ertesi sabah Oner’in yuzu guldu. Hatta bir gece iddialara gore uykusunda Ahmet’in adini sayikladi. Ayrica Oner ani defterinde bizim mangadan ilk yaziyi yazma onurunu Ahmet’e verdi.

on haftasonumuzda Ahmet’ten Nasil Kiz Tavlanir konusunda bir ders aldik. Once teorik olarak 3 sarti izah etti: “Ya para, ya yakisiklilik, (alcak gonullu bir sekilde) bakin bende ikisi de yok. Ama ucuncusu en onemlisi: cene! Iste bende o var. Konusacaksiniz, guldureceksiniz. Kiz illallah edecek, bikacak sizden ve hadi bir suna bir vereyim de sussun diyecek!”

Ardindan Burdur’un ana caddesindeki kasetcideki kizi begendigini isaret etti ve uygulama basladi. Once benim ardimdan hemen kendisi de bir CD cektirecegini soyledi. Turk diskosunda calismasi sayesinde masallah bilmedigi Turkce sarki yoktu. Kiz sarki onerdikce o baska birseyler isteyip muhabbeti koyulastiriyordu. Kiz, “Ama siz de cok zorsunuz” diye hafiften memnun soyleniyordu. Hatta bazen “Ebru Gundes’in ikinci kasedinin B yuzunun dorduncu sarkisini calar misiniz?” gibi detayli isteklerde bulunuyordu Kobra Ahmet.

Bir taraftan da kiza ilgisini gostermekten geri durmuyordu tabii. Mesela elinde tuttugu kaset birdenbire dusuyor, “Ay cok heyecanlandim. Ellerim tutmaz oldu!” diyordu. Bir ara kizin aklina Ahmet’in CD’sinin temasina uygun bir sarki geldi, “Metin Senturk. Canimin Ici” dedi, Ahmet kizin gozlerine gulumserken kisilmis gozleriyle bakarken hemen cevabi yapistirdi, “Cok tesekkur ederim!” Bu noktada kiz da yelkenleri indirdi artik. “Ne kadar uzunsunuz, boyunuz kac?”, “Sence?”, “Bir seksen gibi”, “Dik durursam bir doksan, kambur bir seksenyedi”, “”svicre’de ne isi yapiyorsunuz?”, “Turizm isindeyim”, “Ne guzel”…. Derken Ahmet taktik icabi geri cekildi ve, “Yarin CD’yi almaya geldigimde gorusuruz. Nasil bekleyecegimi bilemiyorum” diye olayi bagladi.

Obur gun ben kendi CD’mi almaya gittigimde Ahmet’in selamini ilettim. Kiz mahcupca gulumsedi. Ahmet sonradan gittiginde maalesef patron ordaymis, isler daha ilerlememis. Ama Ahmet’in az zamanda basardigi buyuk isler beni sasirtmisti acikcasi.

Bir keresinde laf jilet cekmekten acildi. Ahmet kiz acisini sadece iki fiziksel hissin dindirdigini iddia etti: 1) Dayak (atmak veya yemek), 2) Jilet cekmek. Hemen gogsunu acti ve jilet izini gosterdi.

Ahmet’in baska bir ozelligi ise Zurih’teki butun Turkleri tanimasiydi. Asker sirasinda durmadan birileri gelip Ahmet’in elini siktilar, sigara ikram ettiler. Bir tanesi parkci, bir tanesi araba tamircisi, bir tanesi ise beyaz kadin taciri idi (hesapta muzikhol isletiyordu). Baska bir arkadasi ise Isvicre’den sinir disi edilmis ve mecburen 18 ay askere gelmis 35 yaslarinda bir adamdi. Adamdan donemindeki herkes uzak duruyordu, Ahmet adamin Isvicre hukumeti ile davalarina yardim ettigi icin aralari cok iyiydi. Zaten Ahmet’in kirdigi kimse olmadi, icimizde en cok asker arkadasi olan Kobra Ahmet’tir.

b) Madenci
Madenci (adi ustunde) Almanya’da madencilik ve TIR soforlugu yapiyor. Kucuk boyu ve ince vucudu sayesinde madenlerde calismaya musait oldugu icin once orada baslamis. Basina kotu bir kaza gelmis ve birkac ay hastanede yattiktan sonra madenciligi birakmis. Simdi kendi arabasi ile mal tasiyor. Ayrica ortaklariyla beraber kurdugu bir tasima sirketi de var.

Madenci aramizdaki en neseli adamdi. Yasi 38 olmasina ragmen 12 yasindaki cocuklar gibi herseye guler, her lafa bir espri yapardi. Saatlerce egitim sonrasinda soylene soylene donerken Madenci Sarlo gibi yurumeye baslar, sonra da herkese gosterirdi, “Bakin nasil yuruyorum” diye. Sadece bir kez o da “Butun Fenerliler vatan hainidir!” denilince sinirlendigini gordum – sinirlenmesinden de bayagi bir korktum. Bir anda karakter degistirip baska birisi olmustu.

Madenci konusurken surekli olarak Almanca kelimeler kullanirdi, ondan bazen anlasamazdik, bir sure sonra bu isin boyle gitmeyecegini gorup ben de kendisi gibi konusmaya basladim ve birkac yararli kelime de ogrendim. Yazinin devamindaki kisa sozlukte bu yararli kelimeleri goreceksiniz, Madenci’ye mutesekkirim.

Bir ara Almanya’da dogmus 14 yasindaki ogluna memleketi Aksaray’da (Istanbul’daki Aksaray degil) gelin baktigini soyleyince kizdim kendisine. “Yau Madenci yau” dedim, “Almanya’da dogmus buyumus cocuk bu yasta evlendirilir mi? Hem de hic bilmeyecegi bir kulturden ta Aksaray’dan. Ikisine de yazik yau. Ustelik daha okullari bitmemis, bu karari verecek olgunlukta da degiller.” “E ben ona sordum, istiyo. Istemese Nein der” “Cocuk senden korkuyor da ondan bisey diyemiyordur” falan filan derken yarim saat dil doktum. Kararini degistiremedim. En son gun ayrilirken son kez soyledim. Yapma, etme dedim. Madenci son noktayi koydu, “Yau everecem yau!”

c) Hasan Abi
Hasan Abi’nin takma ismi yoktu cunku Hasan Abi kendisine isim takilmayan cinsten karizmasi tam bir abimizdi. Madenci ile birlikte Almanya’da bir devlet buyugumuzun korumaligini yapmislardi ve bundan cok gurur duyarlardi. Ayrica cok siki bir Galatasarayliydi kendisi.

Bir gun Hasan Abi’nin 3 karisi oldugunu ogrendik. Sorduk hemen, “Dogru ama birincisi kacti” dedi. Megersem birincisi Almanmis ve cocuklarini da alip kacmis. Hem de Turkiye’ye kacmis nedense. Ikincisi ve ucuncusu Turk kadinlari tabii. Iki kadin birbirine 100 metre mesafe ile oturuyorlamis, cocuklar arkadasmis ama kadinlar konusmazlarmis. Toplam cocuk sayisi 9 idi sanirim.

Bir gun sordum nasil idare ediyorsun, nerde kaliyorsun diye. “Kim iyi yemek yaparsa orda kalirim” diye guldu. Idare kismina gelince de, “Oooo ben alisigim, zaten bir de dostum var” dedi. Hasan Abi’nin libidosuna hayran kaldik.

Baska bir gun laf Almanya’nin son yillardaki gelismesinden acilinca Herr Libido Hasan Abi noktayi koydu: “Almanya son yillarda acayip gelisti yau. Artik Frankfurt Kerhanesi tertemiz!”

d) Ali Aga
Ali Aga Hollandali bir abimiz. 38 yaslarinda. 28 gun askeri ayagini botlar vurdugu icin raporlu ve terlikli olarak gecirdi.

En onemli olayi hic durmadan belden asagi fikra anlatmasi ve birazdan bahsedecegim Kolonyaci ile namutenahi dalga gecmesi idi.

Haftasonu yapilan bir sauna sefasi sirasinda odalarina giren herkese beline sardigi havluyu acip kapayarak, “Gordun mu? Gordun mu?” sarkisini soyleyerek kacirmasi bir mit haline geldi. Son giren adam gormesine ragmen Ali Aga’nin yanina oturmus ve siki muhabbete girmis. Ali Aga escinsel davranislardan hic hoslanmadigi icin adami ana avrat kufrederek kovmus, elinden zor almislar.

e) Eniste
Eniste’nin isminin Eniste olmasinin sebebi yan mangadaki kayincosuydu. Bu ikili 8 yildir birbirlerini gormemisler ve sans eseri ilk gun asker sirasinda karsilasmislar. Daha sonra beraber olmak icin ricada bulunmislar. Sonucta Eniste bizim mangada, Kayinco ise yan mangada idi.

Eniste cezali olarak geldigi icin 42 yasinin olgunlugunu tasimaktaydi. Hamburg’da bir Turk Lokantasinin bas ascisi idi ve sigara icmekten kartlasmis sesi ile sik sik, “Su askerde bira ve karı olsa 18 ay kalırım” diye soylenirdi.

Kayinco ise bir filozoftu. Her sabah , “Bu asker bitmez” dyerek kalktigi icin 18 ayliklari adamakilli gicik etmisti. Ama Kayinco o kadar canayakindi ki kendisine hic kizamadilar.

Bu ikili Sinoplu olduklari icin sivil hayatlarinda silahlarla cok hasir nesirlerdi. Ikisi de atis gunu once ben atmam deyip, daha sonra en isabetli atislari yaptilar.

f) Kolonyaci
Kolonyaci askerde tanidigim en komik adamdi. Hani bazi arkadaslarimiz vardir, Cem Yilmaz misali artik kafalarin kasisalar guleriz, aynen oyle bir tipti kolonyaci.

Bizim yan mangada oldugu icin ictimada daima onumuzdeki sirada olurdu. Her durdugumuzda yan cebinden cikarttigi kolonyayi etrafindakilere ikram ederdi. Biz de hijyenin onemini kavramis bilincli askerler olarak hemen ellerimize surerdik.

Kolonyaci bir gun surati asik geldi. “Yau gantinden ambarho goydular yau…” diye soyleniyordu. Megersem gunde 3 sise kolonya almasinda suphelenen kantinci Kolonyaciya kolonya satmayi birakmis! Seinfeld’deki Soup Nazi misali “Sen bunu kesin cekiyosundur, sana kolonya yok artik” demis.

Bunun uzerine kantine her yolu dusen Kolonyaciya kolonya almaya basladi. O da hemen eline geceni etrafa ikram etti tabii.

Gece kogus nobetcisinin gorevi saat basi 15 dakika kogusu havalandirmak, ustu acilanlarin ustunu ortmek ve horlayanlarin yastigini cekmektir. Kolonyaci gece nobetinde horlayanlara kolonya koklatarak horlamayi kestirme konusunda da bir ekol olmustu. (Horlama konusunda bkz. Askere Goturulmesi Gerekenler.)

Kolonyaci ara sira efkarlanirdi. Bunun sebebi ise kendi deyimi ile “deroris” olan ogluydu. Terorist dedigi cocugun biraz firlama olmasiydi aslinda. Bir keresinde kolonyaci eve gelmis ve salonda “arap” bir kizi yari ciplak uyurken bulmus. Uyandirmis ve tokadi basmis kiza. Kiz kacmis. Ardindan kendi odasina bir girmis ki yataginda oglu sarisin bir Alman kizla uyumakta…. Yorgani uzerlerinden cekmis, sarisin kizi da tokatlayip kovmus. Sira ogluna gelmis. Cok kizmis olan Kolonyaci oglunu yere yatirmis, ustune cikmis. Mutfaktan kaptigi bicagi oglanin bogazina dayamis ve bagirmis, “Ulan onun bunun evladi hemen salavat getir, seni oldurecem!” oglu sakin sakin cevap vermis, “Olduremezsin baba. Kiyamazsin.” Kolonyaci kendisini zorlamis ama oglu hakliymis. Kiyamamis. “Olduremedim ipneyi” diye hala soylenirdi Kolonyaci.

Artik askerin son gunleriydi… Gercek ismi kullanilmaz olmusken uzman cavusumuz Kolonyaci’yi cagirdi. Megersem unu Tegmenlere kadar yayilmis, Tegmen gormek istemis. Tegmen “Kolonyaci gel bakalim” diye yanina cagirdi. Butun takim pur dikkat seyrediyor. Kolonyaci hemen cikti, “Emred gomtaanim”. “Kolonyaci sen bu kolonyayi iciyor musun?” , “Yog gomtanim, ikram sadece.” “Bak alkol kontrolune yollarim.” “Yolla gomtaanim, cikmaz ki! Daaonce denedim.” “Arkadaslar, kolonyaci kolonya iciyor mu?”, “Icmiyor komtanim!”

Kolonyaci yerine donmeden tipik hareketini yapti. “Kolonya al gomtaanim.” Tegmen aldi biraz, kolonyaci mudahele etti, “Ceak ceak. Ooole olmaz. Burnuna cekecen!”

g) Digerleri
Askerdeki ilginc arkadaslarimin sonu yoktur. Ismini yukarda saymadiklarim arasinda Luksemburg’lu gurme Yalcin, Tunceli’li adamim Nihat, basi beladan kurtulmayan Tayfun, Ilhan “Kardesim sabahin besinde gurultu yapmayin, ayip degil mi?” Selimoglu, carsi iznine deri salvari ile cikan amca, carsi iznine joleli saclari ve takim elbisesi ile cikan 20-40 yaslarindaki arkadas, Burdur’un en uyanik adami Suleyman ve Burdur’da gecirdigim bir aydan azami zevk almami saglayan ust komsum 2604 Omer Dundar sayilabilir.

2. Askerde Ilginclikler
Bedelli askerligi en ilginc kilan seylerden birisi de normal hayatta isleri, gucleri, aileleri olan koca koca adamlarin 1 ay asker ocagina alininca herseyi unutup cocuklasmalaridir. Birbirlerini su ile islatanlar, yerde surunerek arkadasini arkadan kurt kapanina alanlar, bos vakitte sirayla boga ve matador olup boga gurescilik oynayanlar, gures tutanlar, sut kutusu ile futbol oynayanlar, konferansta “Gomtanim cisim geldi” diyenler, sira kavgasi yapanlar, birbirlerine tas atanlar, meeee diye koyun gibi meleyenler, “durtukleyecem seni, kacma” diye kosusturanlar, istiklal marsi soylettirenler,… Yani bir ilkokul bahcesinde gorebileceginiz her davranis Burdur’da 35 yasinda adamlar tarafindan da yapilabilir. Hicbir sey sizi sasirtmasin!

Ikinci hazir olmaniz gereken sey ise sigara dumanidir. Eger sigara icmiyorsaniz yandiniz. Birincisi yapacak mesgaleniz azaldi. Ikincisi ise Burdur’da o kadar cok sigara icilir ki disarilar bile sigara icilen salonlar gibi dumanlidir. Konferans cikislarinda disari cikmaya 2 adim kala sigaralar agza yerlestirilir, ve 1 adim kala yakilir. Iceri girmeden mutlaka son nefesler uzun uzun cekilir. Kantinde sira beklerken bir tertibin gelip size sigara aldirmamasi olmayacak bir seydir.

Ucuncusu itiraz duymaya alismalisiniz. Almanya’da haklarini korumayi ogrenen vatandaslarimiz neyin haklari neyin gorevleri oldugunu ayirt edemedikleri icin herseye itiraz ederler. Mesela konferansa ara verildiginde disari cikarken birisi size, “Yau hemso su pencereyi az acsana hava gelsin” der. Acarsiniz. O sirada baska birisi, “Yau ne aciyorsunuz su pencereyi yau. Hasta olucaz!” diye size bagirir. Disarda havanin 25 derece olmasi farketmez. Veya 5 dakika once ayaga kalkip amacsizca yurumus olan kisi siz tuvalete gitmeye kalkinca, “Yau iki dakka oturmadiniz yau” diye size soylenebilir. Beklerken mutlaka neden bekledigimiz sorulur, adama boyle eziyet edilmemesi gerektigi sik sik vurgulanir.

Burdur’da Babil kulesi gibi her dilin konusuldugunu duyacaksiniz. Basta Almanca olmak uzere, Ingilizce, Fransizca, Hollandaca, Arapca en sik duyulan dillerdir. Bir keresinde tam Afganistan harekati basladigi zaman Amerikan aksani ile telefonda konusan bir tertip cahil karisina soyle diyordu, “Don’t worry babe, we’re far away from Afghanistan”. (Turkce meali: Hey bebek, merak etme Afganistan’dan cooook uzaklardayiz.) Baska bir seferinde ise (vallahi fıkra uyarlaması değil) onumdeki amcanin, “Oui…..oui…..oui…” diye Fransizca konustugunu duydum. Pratik olsun diye kulak kabartmaya baslamistim ki gerisi geldi, “Viy anaaam! Dime!” Megersem amca Turkce konusmaktaymis!

3. Askerde Muzik
Diger kislalarda nasil bilemiyorum, ama Burdur’da her kantinde bir adet muzik makinasi vardi. Ustelik bazilari muzik calmak disinda video klip de oynatirlar. Bu aletlere 50 bin TL atinca bir adet sarki calinir. Muzigin sesini etrafa rahatsizlik verecek kadar acmak mumkundur. Bir keresinde biz bir sebepten cezali bir sekilde stres altinda beklerken arkamizdaki kantinde yuksek volumde “I wanna have sex on the beach” diye bir sarki caliyordu mesela.

Dolayisiyla her an bir yerlerden muzik sesi geldigini duyabilirsiniz. Calan sarkilar da sinir tanimaz. Sibel Can’dan Eminem’e, Kid Rock’tan Britney Spears’a, Oy Nurcanim’dan Thriller’a kadar hersey calar. Eger calan oynak bir Turkce sarki ise, vakit de aksam ise, hafif de bir esinti varsa muzige tempo tutanlarin ortasinda su sisesini palaskasina takmis comele comele kivirtan birilerini de gorebilirsiniz. Bu ortadaki medeni cesareti yuksek kisiler alkislar arttikca cosarlar, ara sira seyirciler arasindan kendini tutmayanlar da olaya dahil olurlar.

Ben Burdur’dayken ortalama olarak haftada bir kez konser oldu. Bu konserlerden birinin biletinde “Dansoz Arzu ve Arkadaslari” yazmasi mangada cesitli dedikodular cikartti tabii. Hemen biletimizi aldik. Konsere kalbimiz pirpir ederek giderken yanimdaki asker olayi ozetledi, “Bu gari bi ciplansa bu is biter!”

Tabii ciplanma falan olmadi. Ama dansoz Arzu’nun bir arkadasi once, “Ben sizin ne istediginizi cok iyi biliyorum!” diye lafa girdi. Askerlerin heyecanlanmasini firsat bilip devam etti, “Siz Tarkan istiyorsunuz!”. Biz Tarkan’i istemiyorduk ama Hemen Kuzu Kuzu calmaya basladi. Hanim kizimiz hafif erotik figurlerle sarki esliginde dansini etti. Dansin sonunda da askeri cildirtan hareketini yapti: ayakkabilarina kadar inen dar beyaz elbisesinin iki askisini mahir bir hareketle kollarina tak tak diye dusurdu. Tabii olay orda bitti ama asker yerinde zor duruyordu!

Hemen birkac hikaye ile devam etti, “Dun aksam bir film seyrediyordum. Cekyat’in uzerine uzanmistim. Elimde kumanda kanal kanal zepliyordum. Birden bir film gordum, cok heyecanlandim. Arkadaslar yanlis anlamayin, film kesinlikle bir sekis filmi degildi. Ama filmde askerler vardi! Askerler beni cok heyecanlandirir!” Biz askerler olarak sekisle pek alakasi olmayan bu durumdan bayagi heyecanlanmistik tabii. Hanim kizimiz devam etti, “Benim bir sevgilim var… (‘Ohaaa. Ne yapalim yani’ sesleri) Izmir’de kendisi… Ve bana yetmiyor!” Askerden bir huaaaa sesi cikti. Bunun uzerine hanim kizimiz selam verip sahneden kosarcasina ayrildi.

Son hafta atislarimizi da yaptiktan sonra Yuzbasimiz klasik muzik sevenlerinin ellerini gormek istedi. Birkac kisi elimizi kaldirdik. Bu konserin bedava oldugunu ekledi. Birkac el daha kalkti. Megersem Tekfen Karadeniz Flarmoni Orkestrasi Burdur’a geliyormus. Salonda yerimizi aldik. Yanima da Eniste ve Kayinco dustu. Bunlar baktilar sahneye smokinli adamlar falan cikiyor, killanmaya basladilar. Konser basladi. Bu sefer “Yau bu nasil muzik yau?” diye soylenmeye basladilar. Megersem onlara ne konseri oldugunu soylememisler, onlar da dansoz diye gelmisler. Ozellikle Kayinco cok aci cekti. Kendisine flutcu hanimin birazdan ac-ac yapacagini soylesem de inanmadi. “Bu muzikte olmaz oyle sey!” diye kizdi bana. Devrede kacmaya calistilar ama etraf cevrilmisti. Kos kos geri geldiler. Ikinci yarinin programi biraz daha hafifti. Hatta en sonunda Dede Efendi’nin Gulnihal sarkisinin klasik versiyonunu caldilar. Kayinco Gulnihal’i da bilmiyormus. Oflemeye devam etti. Bir taraftan da “Asker bunu ne yapsin? Boyle muzik askerin neyine?” diye soylendi durdu.

Gene son aksamlardan birinde Moral Gecesi oldu. Once daha onceki donemlerden birinde gelen bir askerin darbuka gosterisini dev ekranda izledik. Gercekten cok basarili idi. Ardindan bir muzik grubu el cirpilan cinsten sarkilar caldi. Bazilari komik, bazilari fikralardan adapte edilmis skecler oynandi. Sonra iri kiyim bir asker pandomim yapmaya cikti. Bir Alman, bir Fransiz, bir Ingiliz, bir de Turkun gununden kesitleri oynadi. Basinda arkamdan hemen soylendiler tabii, “Yau sesinin acin yau!” Gece herkesin toplu gobek atmasi ile bitti. Son gunlerde ben hastaliga yenilmis oldugum icin atesli bir sekilde oturdugum yerden izlemekle yetindim maalesef.

4. Askerde Okuma
Okumayi seviyorsaniz, sanslisiniz. Askerde okumak icin bol vaktiniz olacak. Okuyacaginiz kitabi secerken boyutla ilgili uc seye dikkat etmeniz lazim. Birincisi kitabin eninin boyunun cok buyuk olmamasi, ikincisi kitabin sert kapli (hardcover) olmamasi, ucuncusu ise sayfa sayisinin 300’u gecmemesi (Yalin kardesim 250 dedi ama 300 de olabiliyor bence). Bunlarin sebebi kitabinizi pantolonunuzun yan cebinde tasiyacak olmaniz. Kitabinizin her an elinizin altinda olmasi lazim, ne zaman okuyabilirsiniz hic belli olmaz. Her an bos bir 5 dakikaniz olabilir.

Ben kitaplarimi secerken olayi perspektife koymak amaci ile savas temasini sectim ve Hemingway’in A Farewell to Arms, Kurt Vonnegut’un Slaughterhouse 5 ve Italo Calvino’nun The Path to the Spiders’ Nests kitaplarini goturdum. Ucunu de tavsiye ederim. All Quiet on The Western Front da ilginc olabilir ama onu onceden okumustum. Zaten kisa ve guzel savas kitabi bulmak nedense zor… Onerilere acigim.

Kantinden butun gunluk gazeteleri bulabilirsiniz. Sabah erken giderseniz daha iyi olur tabii. Ayrica Tempo, Aktuel gibi dergiler ve Leman da kantinde mevcut. O zamanlar Okuz henuz kapanmamisti, onu ancak Burdur’un gazetecilerinde bulabildim. Post Express ve Roll ise bulamadim.

Otlanma yoluyla her gun butun gunluk gazeteleri okuyabilirsiniz. Tabii bu isler karsiliklidir, gazetenin sayfalarini dagitip sonradan okuyacaginiz sayfalari tekrar bulmaya calisirken size iyi sanslar dilerim. Ama isin iyi kismi elinizdeki gazeyi isteyen kisiler genellike okumayi 3 dakikada bitirirler. Gazete zaten spor sayfasi haric okunmaz, sadece resimlerine bakilir. Bastan basa okunmayan gazete yok mu derseniz, var. Bulvar Gazetesi hicbir santimetre karesi kacirilmadan mutlaka okunur. Askerin gazetesi Bulvardir! Zaten Bulvar’da haber olmadigi icin onceki gunun veya onceki ayin Bulvar’ini da okuyabilirsiniz, hic farketmez.

5. Askerde Spor
Bedelli askerlere kontrolsuz spor yasaktir. Fakat her sabah yapilan Ordu Cimnastigi (ki babam gibi ben de hala bazen yaparim) ve surekli yuruyus gobek erimesine oldukca yardimci oluyor, ben butun yemekleri ayi gibi yemis olmama ragmen zannedersem guzel bir 2-3 kilo verdim. Sabah sporu oncesinde bazi arkadaslarin nasil sikayet edeceklerini de ilgiyle izleyeceksiniz.

Bir de askere gitmeden once cokme antremani yapmanizi oneririm. Hem kalabalik bir grupken konusulanlari duyurmak hem de insanlari uzun sure ayakta dikiltmemek icin askerler surekli olarak cokturtuluyorlar. Tabii alaturka tuvaleti kullanirken cokmenin yararini da unutmamak gerek. Turk kulturunun onemli bir parcasi olan cokmek askerde de cok yararli. Otoyollarin kenarlarindakiler gibi cokmus sigarasini icen cok asker goreceksiniz.

6. Askerde Palavralar
Burdur’da artik gelenek haline gelmis bazi palavralar var. Bu palavralari bastan bilmeniz ortama ayak uydurmanizi kolaylastiracaktir. Inanip inanmamakta, atip atmamakta serbestsiniz tabii. Ben inanmadim, ayri.

  • Gecen senelerlerde insanlar sortla gezip, gunesleniyor, tenis oynuyorlarmis: Burdur’da askerlik kisa da olsa bos degildir, butun kurallara uyulur. Ama mutlaka birileri size gecen senelerin ne kadar gevsek oldugunu ve bu sene islerin siki tutuldugunu iddia edecektir.
  • Ucak pistindeki ucak cezali imis: Ara sira egitim icin gideceginiz ucak pistinde bir ucak durur. Bu ucagin bir keresinde teknik bir ariza yuzunden kalkmadigi ve akabinde cezalandirildigi soylenir. Uzman cavusumuz bunun hikaye oldugunu teyid etmistir.
  • Cezali ucak icinde basilanlar: palavraya gore bir keresinde iki bedelli er ucagin icinde uygunsuz vaziyette basilmislar. Gerisini bilmiyoruz.
  • Roketten/Avcilardan birisi intihar etmis: Bu da fiks bir hikayedir. Birileri ilac icerek intihar etmeye kalmistir. Emin olun haber asilsizdir.
  • 26’sinda terhis olucaz: Bu ise Ingilizcede wishful thinking denen olaydan ibarettir. 31 ceken aylarda 2 gun de izin kullanildigi icin 30. gunun sabahi terhis olabilirsiniz. Daha oncesi imkansizdir.
  • Yan bolukten birisi pembe kagit ile terhis olmus: Bu palavranin baska bir versiyonu yan bolukten birisinin HIV pozitif cikip terhis oldugudur.
  • Gelecek hafta bizi bos birakacaklamis: Bunu yemin toreni sonrasi sik sik duyacaksiniz. Boyle bir olay yoktur, son gune kadar yapacak seyler vardir. Yararlanmaya bakiniz.

7. Askere Goturulmesi Gerekenler
Askere giderken goturmeniz gerekenlerin detayli bir listesini www.wakeup.org sitesinden bulabilirsiniz. Hatta bu listeleri iyi bilen asker dukkanlari Istanbul’un birkac yerinde (Sirkeci, Kadikoy) mevcuttur. Bu dukkanlara girince sizin bedelli asker oldugunuzu aninda anlayacaklar ve size ellerine gecen hersey satmaya calisacaklardir.

Ben sadece almaniz gereken en onemli iki seyi soyleyecegim:

1) Kulak tikaci,

2) Vitamin.

Birincisinin sebebi horlamalar tabii ki. Kogusum oldukca kalabalikti ve yas ortalamasi 35 gobek ortalamasi ise yukardan bakinca ayak gostermeyecek cinstendi. Haliyle saat 20:45 oldu mu horlama baslardi ve sabaha kadar surerdi. Goturdugum kulak tikaclari o kadar ise yaradi ki daha ilk haftadan bana Schlafmutze demeye basladilar (bkz. Askerin Sozlugu).

Vitamin ise o kalabalikta hasta olmamak veya hafif hasta olarak kurtulmak icin sarttir. Ovunmek gibi olmasin askerin son 3 gunune kadar turp gibiydim.

8. Asker Jargonu
Askere kolay adapte olmanin bir yolu da nerede hangi kalip tumce ile olaya dahil olunacagini bilmektir. Mesela ustunde bol miktarda sigara bulunduran arkadaslara, “Tekel Bayii misin arkadasim?” diye sormak gerekir.

Emir geldigi zaman bazilari aninda sikayet etmeye baslayacaktir. Bu tur karamsar arkadaslara, “Emir demiri keser” demeniz kendilerini daha iyi hissetmelerini saglayacaktir. Ellerinden gelen bir sey yoktur, emre itaat edilir.

Sansliysaniz siz Burdur’dayken TV’de futbol maci olur. Bu maclar dev ekranlarda grup halinde izlenir ve gercekten cok zevklidir. Boyle durumlarda goreceksiniz ki gurbetci cimbomlu olur! Yillarca kendini Alman vatandasi hissetmeyen Turkler Galatasaray sayesinde Almanlara laf yetisirebilmislerdir. En koyu Fenerlilerde bile Galatasaray’a saygi goreceksiniz.

Bir sure sonra yurumek, cark etmek, emir tekrari yapmak, yuruyus karari saymak gibi seylerde uzmanlasacaksiniz. Uzmanlasmanin ilk oldugu anlarda arkadaslarinizi, “İste bu gercek Mehmetcik!” diyerek onore edebilirsiniz. Bu cumlenin bir sure sonra herkesin diline pelesenk oldugunu goreceksiniz.

Bazi arkadaslariniz askerlikte uzmanlastikca bazilarinin kabiliyetsizligi de sizi sasirtacaktir. Bu gibi curuk elmalara kafanizi saga sola sallayip cik cik cik diyerek, “Hayret bisi yau…” diye soylenmeniz kendilerine gelmelerini ve adam olmalarini saglayacaktir. Hayret bisi’lerinizi tertiplerinizden esirgemeyiniz.

Sik sik susulmasi gereken anlarda fisildamasini bilmeyen ve konusmak isteyen kisilerle karsilasacaksiniz. Bu kisileri, “Stt, beyler firca yiycez yau!” diye uyarmaniz gerekmektedir. Hayatinda disiplin gormemis bircok insan taniyacaksiniz ve askerin neden yararli oldugunu cok iyi anlayacaksiniz!

Komutanlariniz veya kadrolu askerler sizleri (genellikle hak ettiginiz icin) azarlarken bazi klise cumleler kullanacaklar. Bunlari sizler de kullanma sansina erisebilirsiniz, sansinizi bosa gecirmeyiniz. Bunlarin bazilari sunlardir:

  • Bir insanin kendisine saygisi yoksa, kimseye saygisi yoktur!
  • Bunlar bir de egitimli olanlari!
  • Sizler Avrupa gormus insanlarsiniz!
  • Babamiz yasinda adamlari uyarmak bize dusmez ama…

Asker sira demektir. Yemekhane mangasi oldugumuz gun tabaklari, bardaklari bile ip kullanarak dumduz siraya gecirdik biz! Siraya gectiginiz zamanlarda cok duzenli gorunmeniz gerekmektedir. Bunun icin onunuzdeki kisinin ensesine dumduz bakmalisiniz. Bu esnada saga sola kayanlar birileri tarafindan: “Ensede kaybol!” Veya “Beni gorme!” Diye uyarilacaktirlar. Iki dakika duz sirada duramayan bazi askerler icin bunlar aslinda azdir bile.

Sabah sporu saati gelince bazi uyusuk arkadaslar hemen kaytarmak isteyeceklerdir. Bu gibi zamanlarda bu kadar cok kisinin saglik kontrolunu nasil gecip de askere geldigini merak edeceksiniz. Sabah sporu baslamak uzereyken birileri mutlaka, “Gomtanim, bana sabah spor yasak, belim/sirtim/ayagim/elim/basim/dizim agriyor” diyecektir. Bu kisilere aninda, “Haftasonu fan-fin-fon yaparken oyle degildi ama…” diye cevap verilmesi gerekir.

Surekli olarak isimlerini bilmediginiz kisilere hitab etmek zorunda kalacaksiniz. Bu durumlarda arkadasim, hocam, dostum, ustam, hemserim, hem$o, topragim, tertip kelimelerini kullanabilirsiniz. Bunlar disinda bazi fiziksel ozellikler hitab ettiginiz kisiyi digerlerinden ayirmakta isinize yarayabilir. Mesela ben en son “Gozluk!” diye cagrildigimda herhalde ilkokuldaydim cunku o zamanlar daha bircogumuzun gozu bozulmamisti. Biraz da Almanya 1967’de sadece ilkokul mezunlarini isci olarak kabul ettigi icin olsa gerek, Burdur’da egitim ortalamasi oldukca dusuktur. Egitim ile dogru orantili olmasi gereken gozlukli asker sayisi da dolayisiyla cok azdir. Yani gozlugunuz var ise isminizin ilk safhada Gozluk olmasi kacinilmazdir.

Emir tekrari sirasinda duydugum bazi emirleri de soylemeden gecemeyecegim. Emir tekrarinin amaci komutan emir verince askerin tekrar ederek emri anladigini gostermesidir. Bu calisma icin askerler ikili gruplara ayrilirlar ve sira ile birbirlerine emrederler. Ingiltere’de 15 senedir oturuyor olmasina ragmen Ingilizceyi az konusan ama hic yazamayan arkadasimiz Ercan Kilinc’tan duydugum emir tekrari secmesi soyledir:  Donerciden donerinize bir dutam maydonoz alcagim gomtanim; McDonalt’tan 4 bik mek, 4 dene de ivir ve zivir alcagim gomtanim; Soz tirnaklarimi gescem gomtanim; Size derhal sarisin bir gari getircem gomtanim; Ptesi, sali, carsamba gomtanim; Keske yuzume osursa gomtanim…

Askerde asla sorulmamasi gereken bazi sorular vardir, ki bunlar da mutlaka toplum icinde birileri tarafindan sorulacaktir. Size garanti ederim! Bir toplantida yuz kez “Haftasonlari carsi iznine cikanlarin Burdur Belediyesi sinirlarini terk etmesi yasaktir” denmesine, hatta “Askerligim suresince Burdur Belediyesi sinirlarini terk etmeyecegim” diye kagit imzalamis olmalarina ragmen bazi aklievveller komutanlara, “Gomtanim, Burdur’dan Antalya’ya kac otobus var?” diye soracaktir.

Ayni sekilde komutanin, “Bana kimse ‘Ben kesin donus yaptim’ diye lafa baslamasin” demesine ragmen birkac kisi, “Ama komutanim, ben kesin donus yaptim” derken laflari agizlarina tikilacaktir. Soylemedi demeyin.

9. Askerin Sozlugu
Tahmin edeceginiz gibi, Burdur’un %80’i Almanya’dan gelmedir. Bu arkadaslarin bir kismi Turkce’yi ufaktan unutmaya baslamislardir, bir kismi da ne Turkceyi ne de Almancayi duzgun konusamazlar. O yuzden saglikli iletisim icin bazi kelimelerin Almancasini ogrenmek sarttir. Yoksa iletisim kopuklugu yasayabilirsiniz. Almanca fakiri okurun Almanya’dan gelen askerlere kolay adapte olabilmesi icin kucuk bir sozluk ilave ediyorum. Yanlis yazilmis kelimeler icin simdiden ozur dilerim.
Stiefel ($tiy’-fil): Bot – “Yau benim stiefel’imi kim aldi yau? Bakin ayagimda mantar var, size de bulasir elli sene ugrassaniz geciremezsiniz!”
Farbe (Faa’-be): Boya – “Stiefelfarbe kimde vardi? Sabah teftis varmis.”
Stiefelfarbe ($tiy’-fil-faa-be): Bot boyasi tabii ki. “Tayfun, bana ordan bir stiefelfarbe’ni uzat seni carsi izninde yasatayim!”
Weitergeben (Vay’-ta-gey-bin’): Paylasmak, bir adet alip yanindakine vermek – “Buyrun susamli biskui, weitergeben yapin diye aldim.”
Mutze-Glatze (mut’-ze-glat’-ze) (Dortmund Argosu): 31 – “Beyler bu gece mutze-glatze yapan yandi. Yarin ihtiyac banyosu iptalmis!”
Schissverein ($iss’-fer-ayn): Atis Poligonu – “Ben yarin atis yapmam yau. Yillarimizi schissverien’da gecirdik, burda da mi aticaz?”
Kanak (ka-nak’): Turkler icin kullanilan hakaret kelimesi – “Sonra dazlak bize kanak diye bagirdi, benim elemanlar da daldilar, gozumuzu polizei’da actik.”
Pause (pau’-ze): Istirahat – “Yau ne zaman pause yapacagiz yau? Sicaktan kavrulduk!”
Schlafmutze ($-laf’-mut’-ze): Uykucu – (Sabah saat daha 5) “Gogus galh! Gogsumda schlafmutze istemem!”

Bu kelimeleri kullanmak disinda, aylari mutlaka numara ile soylemelisiniz. “Yau su askeri de bir halledelim, Allah izin verirse dorduncu ayda evlenicem” gibi.

Son olarak, bazi bildiginiz kelimelerin de telaffuzu biraz degisik olmalidir. Ornekler: Paşaport, Ştres, Şpagetti, Zigara, Zabah…

Askerin sozlugunu ve yazimi bir ani ile noktalamak isterim. Bir gun Luksemburg’lu Yalcin kantine gidecek, “Birsey isteyen var mi?” diye sordu. Bir adet Radikal Gazetesi istedim. Yalcin 10 dakika sonra geldi, “Al, Fanatik”. Gazetesine isim koyacaklara artik degisik temalarda isimler aramalarini oneririm.

Hayirli tezkelereler!
Not: Bazi isimler olaylarin akisini bozmayacak sekilde degistirilmistir.
Istanbul

Yorum Yazınız / Leave a Reply