Malaga

Malaga’nın ara sokaklarından yürürken El Pimpi isimli çok hoşuma giden bir lokantaya girdik. Keşke yemek saati olsaydı da yemeklerini de tadabilseydim diye düşündüm. Birbirine bağlı birçok odadan oluşan ve her tarafından tarih akan bir lokanta burası. Bina eskiden bir rahibe manastırıymış. Lokantanın dip odalarında şarap fıçılarının üstüne meşhur kişiler tebeşirle imzalarını atıyorlar, Banderas ile tek bağlantımız da o imzası oldu. Lokantanın iki girişi var, iddiaya göre bunun sebebi eskiden paralarını içki ve eğlenceye yatıran borçlu kişilerin borçverenlerinden rahatça kaçabilmeleri içinmiş. Alacaklıların arka kapıya dikecek bir adamları yok muydu yahu? Continue reading Malaga

Endelüs ve Madrid

Duygularima gore arabayi tahimini bir istikamette surdukten sonra yollar iyice daralinca bir koseye parkettik ve dar, arnavut kaldirimi sokaktan yokus yukari yurumeye basladik. Elimizde harita falan olmadigi icin ne yone gittigimizi bilmeden yurumekteydik. Karsimiza golgelik, minik meydanlar; beyaz boyali iki katli binalarla cevrili cicekli sokaklar; dis duvarlarina sanki salon duvariymiscasina cinili tabaklar asilmis evler ve en inanilmazi birden bire isini adamakilli ciddiye alan bir sokak gitaristinin onunde ogleden sonranin ruzgarinda sallanan agaclarin altina yerlere oturmus insanlarin sukut icinde baktigi sari sicak bir Alhambra manzarasi cikti… Continue reading Endelüs ve Madrid