Midnight’s Children (Geceyarısı Çocukları), Salman Rushdie

Kitabin ilk 20-30 sayfasini okurken kendi kendime o kadar cok “Oha!” dedim ve sagina soluna o kadar cok not aldim ki, hemen “Evet, Irvine Welsh2€™ten sonra butun yazilarini okuyacagim ikinci yazar Salman Rusdie olacak” dedim kendi kendime – cocukken okuduklarimdan Enid Blyton ve Jules Verne’i saymiyorum. Continue reading Midnight’s Children (Geceyarısı Çocukları), Salman Rushdie

The God of Small Things (Küçük Şeylerin Tanrısı), Arundhati Roy

Orhan Pamuk Oteki Renkler’de biraz da kucumseyerek ikinci dilinde yazan yazarlarin kelime oyunlarini cok sevdigini soylemisti. Ben Hintli yazarlarin ikinci dilinde yazdiklarini dusunmuyorum. Cunku yazarlarin icinden cikmis olduklari ust kast Hintlilerin evlerinde Ingilizce cogunlukla birinci dil. Ama Arundhati Roy bol kelime oyunlariyla Orhan Pamuk’un tesbitini hakli cikariyor. Bence kelime oyunlarindaki israrin sebebi yillarca ezilmis Hintilerin Ingilizceyi bir Ingiliz’den daha iyi kullanabilecegini gosterebilme hirsi. Ayni sekilde, kitap boyunca esmer Hintlilerin cilli Ingiliz Margaret’e cilt rengi yuzunden ne kadar hayran olduklarinin yaninda, kendi ustunluklerini gostermek icin cabalamalarini da gorebiliyorsunuz. Ama ne Rusdu’nun ne de Roy’un kaleminde bu oyunlar igreti durmuyor, cunku ikisi de bu isin ustalari gibi yaziyorlar. Continue reading The God of Small Things (Küçük Şeylerin Tanrısı), Arundhati Roy